Soru 1: Bu korona virüs salgını döneminde Mübarek Ramazan ayı orucu hakkında hüküm nedir?

 

Cevap: Oruç; ilahi bir vazife unvanıyla hakikatte Allah’ın kullar üzerindeki has ve özel bir nimeti olup insanın ruhi olarak tekâmül ve tealisinin temellerinden sayılmaktadır. Oruç önceki ümmetlere de farz kılınmıştır. Manevi haletin ve batıni sefanın oluşması, bireysel ve toplumsal takva, zorluklar karşısında direnme iradesi ve ruhiyesinin güçlendirilmesi orucun semerelerindendir ve orucun insan cismi sağlığındaki rolü de aşikardır. Allah Teala oruç tutanlar için büyük ecir karar kılmıştır.

 

Oruç, dinin zaruriyatlarından (tartışma götürmez apaçık hükümlerinden) olup İslam şeriatının erkanından biridir. Mübarek Ramazan ayının orucunun terk edilmesi; kişinin oruç tutmanın hastalığın oluşmasına veya şiddetlenmesine veyahut hastalığın uzamasına veya sağlığa kavuşmayı geciktirmesine yol açacağına dair akli ve makul kanıya varması dışında, caiz değildir.

 

Bu durumlarda oruç (hükmü boynundan) düşer, ama (bu nedenle tutulmayan orucun) kazası gereklidir. Bu itminan ve kanının uzman ve mütedeyyin (dindar) doktorun söyleminden elde edilmesinin yeterli olacağı aşikardır. Dolayısıyla eğer bir kimse, söz konusu durumlara ilişkin bir korku ve endişe taşır ve bu korkunun makul akli bir dayanağı olursa, oruç (hükmü boynundan) kalkar, ama kazası gereklidir.

 

 

Soru 2: Ramazan ayında kadının kocası oruç tutmazsa ve Ramazan ayında gündüz eşinden yemek veya çay v.b şeyler hazırlamasını isterse ve eşinin bunları hazırlamaması durumunda sinirlenip evde huzursuzluk çıkarırsa, kadının da huzursuzluk çıkmaması için kocasının bu isteklerini yerine getirmesinin hükmü nedir?

 

Cevap: Sorudaki varsayımda, eğer koca oruç tutmamada şer’i bir mazerete sahipse (yani şer’i bir özür ve mazeretten dolayı oruç tutamıyorsa) bir sakıncası yoktur, aksi takdirde eğer kadın zikredilen şeyleri yapma mecburiyetinde ise günah işlemiş değildir.

 

 

Soru 3: Malum koronavirüs salgını nedeniyle bazı yakınlarımız zaruri olmadığı halde evden dışarı çıkıyorlar ve bu durum bizi korkutuyor. Bu durumda bizim vazifemiz nedir? 

 

Cevap: Genel olarak hepimiz hem kendi ve hem de başkalarının sağlığı konusunda ilahi bir sorumluluk taşımaktayız. Dolayısıyla toplumun sağlığına ve bu hastalığın yayılmasının önlenmesine yardım ve katkı sağlayacak her şey (her amel) hasenedir (iyilik) ve onun yayılmasına katkı sağlayacak her şey seyyiedir (kötülüktür). Ayrıca sorudaki varsayıma göre sizin zikredilen konuyu açıklamak dışında bir vazifeniz yoktur.

 

 

Soru 4: Yabancı filmlerde genelde birkaç defa uygunsuz şeyler karışımıza çıkıyor ve biz bunları izleyerek onlara destek oluyoruz. Bu tür filmleri satın almak ve izlemek caiz midir?

 

Cevap: Müstehcen ve mefsedeye (dünyevi ve uhrevi zarar ve hüsrana sebep olma) yol açan filmleri izlemek haramdır. Aynı şekilde bu tür filmlerin satın alınmasıyla örfe göre bu tür filmleri hazırlayanlara ve yapımcılarına yardım olacaksa satın alınmaları caiz değildir.

 

 

Soru 5: Kadınlar özel günlerinde Fatiha ve ihlas süresini okuya bilirler mi?

 

Cevap: Her ne kadar keraheti (mekruh; yani sevabı az) olsa da sakıncası yoktur.

 

 

Soru 6: Bayanlar arasında eğlence haram mıdır? Bayanlar arasında eğlenmek yani müzikli eğlence düzenlemek haram mıdır?

 

Cevap: İnsanı Allah-u Teâlâ’dan, maneviyat ve ahlaki faziletlerden uzaklaştırarak, insanı başıboşluluğa, beyhudeliğe ve günah ve şehvetranlığa sevk eden her türlü şarkı söyleme ve çalma, lehv* ve haramdır. Bu gibi meclis ve merasimlere katılmak diğerlerin haram işlerini onaylamak sayılırsa veya haram müzik dinleme gibi haram işleri yapmaya neden olursa, caiz değildir; aksi durumda bir sakıncası yoktur.

————–

Lehv: Yani içerdiği özelliklerden dolayı insanı Allah-u Teâlâ’dan, maneviyat ve ahlaki faziletlerden uzaklaştırarak, insanı başıboşluğa, beyhudeliğe ve günaha sevk eder.

 

 

Soru 7: Kadınlar özel günlerinde kadir gecesini nasıl ihya edebilir?

 

Cevap:  Adet günlerinde bayanların ihya merasimlerine katılmalarında bir sakınca yoktur. Ancak cami ve mescitlerde durmamalıdırlar ve Kur’an ayetlerine el sürmeme ve …gibi ibadetlerin hükümlerine riayet ve uymaları gerekmektedir.

 

 

Soru 8: Adet veya cenabet zamanlarında Kur’an okumanın veya salavat ve benzeri zikirleri söylemenin keraheti var mıdır?

 

Cevap: Adet ve cünüp olanın farz secde içeren ayetleri okuması haramdır. Adet olan kimsenin namaz vakitleri dışında diğer ayetleri okuması mekruhtur; ancak namaz vakitlerinde kendini temizlemesi, abdest alarak Kur’an-ı Kerim okuması veya zikir söylemekle meşgul olması müstehaptır. Cünüp olan kimsenin farz secde içermeyen ayetler dışında yedi ayetten fazla okuması mekruhtur.

 

 

Soru 9: Yeni doğum yaptım 40 güne kadar kanamam oldu ve bundan dolayı namaz kılmadım.  Bunların kazasını kılmam gerekiyor mu?

 

Cevap: Eğer adet gün sayınız belli ise ve doğumdan sonra bir ay veya daha fazla sürekli kan görmüşseniz, adet günlerinizin sayısınca olan günler, nifas kanıdır ve daha sonra (nifastan) gördüğünüz on günlük kanama ise her ne kadar adet günlerine bile denk gelse istihazedir. Örneğin; adet gününüz her ayın 20’sinden 27’sine kadar ise ve varsayalım ayın 10’unda da doğum yapmışsanız ve bir ay boyunca veya daha fazla kan görmüşseniz, ayın (doğum yaptığınız günden yani ayın 10’undan) 17’sine kadar gördüğünüz kan nifas ve ayın 17’sinden sonraki on güne kadar (yani 27’sine kadar) görülen kan ise adet günlerinde (yani adet günleriniz olan ayın 20 ila 27’sinde) bile olsa istihazedir. On günün geçmesinden sonra, görmüş olduğunuz kan adet günlerinde ise, adet kanı özelliği taşısa da taşımasa da, hayız (yani adet) hükmündedir. Eğer adet günlerinde olmazsa, her ne kadar adet kanı özelliği taşısa da görmüş olduğunuz kanı istihaze saymalısınız.

 

Eğer adet gün sayınız belli değilse ve doğumdan sonra bir ay veya daha fazla kanamanız devam ederse, görülen bu kanlardan ilk on günü nifas, ikinci on günü istihaze ve ikinci on günden sonra gördüğünüz kanama ise; hayız kanı özelliği taşıması durumunda adet ve adet kanı özelliği taşımadığı durumda ise istihaze hükmündedir. Dolayısıyla nifas günlerinizde namaz boynunuzdan kalkar. Ama istihaze olduğunuz zamanlarda namaz kılmanız gerekir ve eğer istihaze olduğunuz günlerde namazlarınızı kılmadıysanız, kaza etmelisiniz.

 

 

 

Soru 10: Kadın adet ve hayız iken Hatim indirebilir mi? Adetken hatim indirme programına katılabilir mi?

 

Cevap: Bir sakıncası yoktur, ancak farz secde içeren surelerdeki secde ayetlerinin okunması haramdır ve Kur’an’ın diğer ayetlerinin okunması her ne kadar mekruh olsa da, sakıncası yoktur.  İbadetlerde kerahet (mekruh), sevabının az olması anlamındadır.

 

 

 

Soru 11: Adet olan bir kadın adet / hayız guslü almadan önce abdest alırsa ve daha sonra adet guslü alıp peşine namaz kılabilir mi? Ya da adet guslü almadan önce alınan abdest sahih midir?

 

Cevap: Sakıncası yoktur ve abdest ve namaz da sahihtir.

 

 

Soru 12: Adetliyken yani hayızken tırnak kesilir mi?

 

Cevap: Sakıncası yoktur.

 

 

Soru 13: Korona hastalığından vefat eden hastalara gusül, kefen ve defin işleri nasıl olmalıdır?

 

Cevap: Sırf bu hastalığa müptela olmak – yakalanmak, ölüyle (meyyitle) ilgili farz hükümlerin düşmesine (uygulanmamasına) sebep olmaz; dolayısıyla sağlık kurallarına tamamen uyularak ve (fazla harcama dahi gerektirse bile) güvenlik ekipmanlarından yararlanmayla, ölünün gusül, hanut, kefen, namaz ve defni noktasında en az oranda farzlar yerine getirilmelidir. Tertibi gusül verilme imkânı olmaması durumunda, irtimasi şekilde gusül verilmelidir. Gusül verilmesinin mümkün olmaması durumunda, ölen kişinin eliyle sırasıyla sidr ile karışık suyla gusle bedel teyemmüm ve sonra kafur ile karışık suyla gusle bedel teyemmüm ve daha sonra halis suyla gusle bedel teyemmüm verilmeli ve (her ne kadar elbise üzerinden de olsa) hunut işlemi yerine getirildikten sonra kefenlenip defin edilmelidir. Eğer farz vazifeleri yerine getirmek için ölünün cesedine hiçbir şekilde erişim imkanı yoksa, olduğu şekilde ölüye cenaze namazı kılınmalı ve defin edilmelidir ve eğer defnedilmeden önce namaz kılma imkanı yoksa, defnedildikten sonra kabrine (cenaze) namazı kılınmalıdır.

 

Not: Bu fetvalar Rehberimiz Seyyid Ali Hamaney’in (Allah ömrünü uzun eylesin) bürosundan istifta edilmiştir. 

İletişim