Özgürlük nedir?

 

Özgürlüğün tanımı kişiden kişiye değişmektedir.

 

Kimisine göre özgürlük;

 

Nefsinin tüm istek ve arzularını sınırsız ve hudutsuz yerine getirmek.

 

Kimisine göre ise,

 

Hiç kimseye bağımlı olmadan istediği gibi düşünmek, karar vermek ve uygulamaktır.

 

Kapitalizmin yönlendirdiği kadınlar özgürlüğü çıplaklık ve bedeni cazibesini teşhir etmek zannetmektedir.

 

Özgürlüğü çıplaklık sanan kadın, başkalarının yanlış düşüncelerini düşünmeden kabul eden ve yanlış düşüncelerin hakimiyetini kabul eden kadındır.

 

Ama…

 

İslamiyet kadının izzetini onurunu haysiyetini koruyup, onun ayağının altına cenneti sererken, emperyalizm kadını paranın, lüksün ve şöhretin kölesi yaparak onu özgürleştirdiğini iddia etmektedir.

 

Ve ne yazıktır ki, modanın ve gösterişin kölesi olan birçok kadın, bunları elde etmek adına onurunu, gururunu şeref- haysiyetini, eşinden ve evladından çaldığı zamanını bu yolda feda etmekten kaçınmamaktadır.

 

İşin en hazin yanı ise, emperyalizmin ve ilahi öğretiler dışındaki düşüncelerin etkisi altında kalan kadının bu durumun farkında olmaması ve kendisine ilga edilen İslam’ın kendisini köleleştirdiği ve batının ise kendisine özgürlük verdiği yalanı ile avunmasıdır…

  

Aslında kadını kapatan, onu örtünemeye yönlendiren kadının yaradılışında var olan kendisini koruma iç güdüsüdür.

 

İslami çizgi ve öğretiler üzere olmayan ve hareket etmeyen kişi ve düşüncelerin yaptığı ise kadını kapatmak değil, tam aksine kadını açılmaya teşvik ederek onu kendi göz zevkinin ve şehvetinin hizmetine sokmaktır.

 

Kadın, (İslam’ın izin verdiğine eşine karşı süslenme dışında başkalarına karşı) “kendim için süsleniyor ya da giyiniyorum” yalanıyla kendini avuturken, bilinçli yada bilinçsiz bir şekilde Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan ve kendini korumayan hasta ruhlu düşünce ve kimselerin göz zevkinin ve şehvetinin kölesi olarak, özgürlüğünü onların hoşuna gitmek ya da onlar tarafından nefsinin okşanması uğruna feda etmektedir.

 

İşin trajikomik yanı ise İslami çizgi ve öğretiler üzere olmayan ve hareket etmeyen düşünce ve kültürün esiri olan kadının kendisini özgür hissetmesi daha doğrusu öyle hissetmesinin sağlanmasıdır.

 

Bundan daha acayip olanı, özgür olduğunu zanneden ama özgür olmayan kadınların bu esareti diğer kadınlara özgürlük veya örnek model diye dayatılmasıdır.

 

İşin üzücü yanı, özgür olduğuna inandırılan kadınların durumu, cahil olduğunu fark etmeyip kendini bilgili sanan ve bu cehaleti gidermek için herhangi bir girişimde bulunmayan insanların durumuna benzer.

 

Her iki taraf da kendilerinde bulunan olumsuzluğun farkında olmadıklarından dolayı bu olumsuzluğu gidermek için herhangi bir girişimde bulunma ihtiyacı hissetmezler…

 

Hem emperyalizm, hem de emperyalizmin yönlendirdiği kendisini özgür zanneden bazı kadınlar, iblisin yanlış hedef göstererek batılı hak, hakkı batıl olarak yansıtma taktiğini kullanarak “İslam’ı kadınların özgürlüğü önünde engel olarak” lanse etmektedirler.

 

Oysa İslam, kadını İslami öğreti ve düşünceler dışındaki düşünce ve fikirlerin her türlü şehvetine alet olmaktan kurtararak ona değer verip özgürleştirmektedir.

 

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki! Birçoğunun zannettiği gibi kadını köleleştiren İslamiyet değil, bir araba reklamında dahi kadının çıplaklığını kullanan kapitalizmdir.

 

Kadın, başta da arz ettiğimiz gibi arzu ve heveslerine ulaşmak adına kapitalizmin ve bu düşüncede olan fikir ve düşüncelerin gönüllü kölesi olmuştur.

 

Ve unutulmamalıdır ki, köleliği özgürlük sanan insanlar özgürlük mücadelesinde asla yer almazlar…

 

Bu nedenle her insan hayatının her diliminde şu hadis üzerinde düşünmelidir. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:

 

« رَحِمَ الله امْرَاً عَرِفَ مِنْ اَيْنَ و في اَيْنَ وَ اِلي اَيْنَ »

 

“Nereden geldiğini, ne için geldiğini ve nereye gideceğini bilen kimseye Allah rahmet eylesin.”

 

Arzu Çetinkaya

İletişim