Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

 

           Kitap evlerinin hediyelik eşya satan dükkânlara dönüştüğü, okuma kültürünün git gide daha da azalıp yok olmaya yüz tuttuğu, teknolojik bir çağda yaşıyoruz. Kitabın yerini şu günlerde teknoloji istila etmiş durumda olduğu denilmekte. Okumayan toplumların manevi ve ilmi yönden gelişip ilerlemesi elbette ki mümkün değil. Okumak bir ihtiyaçtır, nasıl ki gıdalar insan vücuduna güç ve sağlık veriyorsa, onu dinç tutuyorsa, kitap da insanın düşünce, tefekkür ve beyni için bir ihtiyaçtır. Hele birde doğru bir kitap seçimi yapmışsa işte o zaman bu onu cehalet karanlığından kurtarır ve doğru yolu bulmasına yardım ederek, en sağlam ve sağlıklı bir şekilde kendi kemaline ulaşmasına yardımcı olur.

 

               Kur’an-ı Kerim’deki ilk ayetin ‘Oku’ emriyle başladığını hatırlayalım. Rabbimizin okumaya verdiği önemi bilelim, bizlere emirleri, yasakları, nasihatleri daha vermeden ‘’Oku’’ emrini veriyor, bunun hikmetine varalım evvela.  Okuma alışkanlığı kazanmak bir insanın sahip olabileceği en büyük hazinedir. Çünkü okudukça donanımlı düşünen, hata yapmayı en aza indiren insanlar haline geliriz. Bu da birçok alanda ve konuda başarının kapılarını aralayan bir anahtardır. Önemli bir diğer getirisi ise insana verdiği iç huzurdur. Bakınız etrafınıza, amaçsız bir insan var mı? Ama büyük, ama küçük herkesin bir amacı var. Çünkü hepimizin bu hayatta bir var olma amacı ve bir arayışı var. Hakikatte ise bizler bunun keşfinin peşindeyiz. Her insan evvela kendinin keşfinin peşindedir. Bu keşfi bir başkasının iradesi ve yönlendirmesiyle yapamayız, bunu ancak ve ancak okuyarak, düşünerek ve kendimizi yetiştirerek yapabiliriz. Peki, bu kaybetmeye yüz tutmuş değerimizi tekrar kendimize ve gelecek nesillere nasıl kazandırabiliriz? Neler yapmalıyız ki insan olmanın bizlere vermiş olduğu tefekkür nimetini, ziyadesiyle kullanalım?

 

            Okumak, sağlıklı ve gelişmiş bir şahsiyetin en temel gereksinimlerinden birisidir. Peki, nereden başlamalıyız?

 

         Daha küçük yaşlarda, çocuklarımıza özel zaman ayırıp, onun yaşına ve ilgisine göre, masal kitaplarını okuyarak, okumayı onlara aşılamalıyız. Hani nasıl ki daha birkaç aylıkken yavrularımıza hastalıktan korunması için aşılar yaptırırız ya, bilinçsizlikten korumak içinde okumayı aşılamalıyız evvela.

  

       Evlerimizde çocuklarımızın eli altında bir yerlere farklı farklı türlerde kitaplardan oluşan bir kitaplık oluşturalım. Elbette ki evde sürekli televizyon izlenip hiç kitap ele alınmıyorsa çocuklarımızdan da kitap okumasını beklemek gerçekçi olmaz. Onlar için en büyük örnek ve numune bizleriz.

 

        Kitapları çocukların ilgi alanlarına göre ve özellikle de onlarla birlikte seçmeliyiz. Bazen de çocuklarımızla birlikte alışverişe gittiğimiz de bir kitapçının da kapısını çalmalı, kitap ve dergi reyonuna uğramayı adet haline getirmeliyiz. Bir giyim mağazasından çıkmayan bir annenin evladından elbette kitapçıya gitmesini beklemek doğru olmaz.

 

        En mühimi de evlatlarımız için doğru kitabı seçmemizdir. Çocuklarımızın okuduğu kitapları yakından takip edelim. Maalesef nesli yozlaştırıp, dinden bihaber ve beri etmek amacıyla piyasaya sunulan kitapların varlığını da göz ardı etmemeliyiz. İnsanları kendi hakikatlerinden uzaklaştırmak için yazılan, Ateistlik ve dinsizlik aşılayan kitaplar konusunda da uyanık olmalıyız.

 

        Gelin bu kez bir hafta sonu da kitap okumak için kütüphanelere gidelim, o kitap kokularını çocuklarımızın ciğerlerine çektirelim. Burada değinmeden geçemeyeceğim; eğitimcilerimiz de çocuklarımız için çevre kütüphanelerin tanıtılmasına yönelik gezilerin düzenlemesi ve bunun yanında okullarımızdaki kütüphanelerin cazip hale getirilip, düzenli kullanımı için çocuklarımızı yönlendirmeleri çok verimli olacaktır. Hatta okullarda ders kitapları dışında kitapların okunması için hafta da bir saat okuma saatleri düzenleyebilirler. Okullarda kitap okumanın ehemmiyetini anlatan tiyatrolar, programlar düzenleyebilirler. Anne babalarla görüşmeler tertipleyerek onları çocuklarına okuma alışkanlığı kazandırabilmeleri konusunda bilgilendirebilirler. Çünkü anne-baba ve öğretmen, çocuğa okuma alışkanlığı kazandırıp, geliştirmede esas sorumlu kimselerdir.

 

              Son olarak şunu demek istiyorum; önceleri teknolojinin insanları kitap okumaktan uzak ettiğini düşünüyordum, ama aslında bu böyle değil. Çağımızın en büyük ihtiyacı teknoloji. Bu teknoloji sayesin de bugün birçok sorunlar giderilip insanlığın en güzel hizmetleri alması sağlanıyor. Bir bıçak misali mutfakta en büyük yardımcımız elbette amacına uygun kullandığınızda. Lakin bunu bir cana kıymak kastıyla kullandığınızda çok zararlı bir maddedir. Bunları doğru kullanmanın yolu bilinç ten, bilincin yolu da okumaktan geçer. Evlatlarımızı teknolojiyi kullanmakta bilinçlendirmek yerine okuma bilinci verelim. Eğer zamanın da evlatlarımızı KİTAP la aşılarsak, bilinçli nesiller yetiştirmiş oluruz, bilinçli insan ise neyi ne kadar ve ne yolda kullanacağını zaten bilir.

 

Ebru Erdem

12-2-2020

İletişim