Selam olsun din gününün sahibine!

Selam olsun hakkı batıldan ayıran Furkan’ına!

Selam olsun onun yeryüzündeki bütün gelmiş geçmiş nebi ve resullerine.

Selam olsun Hz. Muhammed’e (s.a.a) ve vasilerine ve vasilerin sonuncusu olan hüccetine…

Yine geldi ayların sultanı mübarek Ramazan ayının kalbi; Kadir gecesi!

Bir hal var içimde adını koyamadığım; hüzün m-, sevinç mi?

Bu ay öyle bir ay ki Kur’an’ın gelişiyle aydınlanan alem, konuşan Kur’an’ın gidişiyle batan günesin karanlığı misali…

Duaların kabul olacağı ümidi ile kabul olmuş duaların kemaletına erişme arasında bir gece.

Sana geldim ebedi ve ezeli olan rahmet sahibi! Merhametlilerin en merhametlisi Rabbim!

Buyurdun ki; ” Ey mümin kullarım dua ediniz, duanızı makbul kılayım, duanıza icabet edeyim.”

 

Günahımla geldim sana, hatamla, gafletimle, yoksulluğumla geldim kapına bir dilenci misali…

Bekledim günleri, bekledim rahmet kapılarının açılacağı anı iste o an simdi deyip senin Mübarek ayında, senin Furkan’ının müjdesi günü ve senin evinde dünyaya teşrif ettirdiğin ve yine kendi evinde huzuruna aldığın sevgilinin, sevgilisinin sana kavuşmayı bayram bildiği günlerde elimi açtım; günahımdan ar edip, onu vesile kılma cesaretiyle yana-yakıla yakarıyorum sana…

 

Hz. Yakup’un (a.s) oğulları babalarının ayağına kapanıp şöyle dediler: “Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile.” 

 

Hz. Yakub da şöyle buyurdu: “İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.”

Evet, Hz. Yakub (a.s), tam o esnada, Allah’ım, onları bağışla demedi. Bilakis bu duayı, daha uygun bir zamana, yani duanın ve tövbenin kabul olunacağı cuma gecesinin seher vakitlerine ve diğer dualarını da, diğer özel gecelere bıraktı.

 

Bilirim bu mübarek ayda bütün müminler Allah’a misafirdir. Günahların bağışlandığı, alınan-verilen nefeslerin ve uykunun da ibadet sayıldığı bir aydır.

 

Sana misafir geldik Allah’ım misafirliğimizi ve duamızı kabul buyur…

 

Bizlere adaletinle değil, merhametinle muamele et çünkü bizim günahımıza göre muamele edecek olursa helak oluruz.

 

Bu gece yalnız yakarış, istiğfar dua gecesi mi acaba?

 

Gerçek şu ki, biz onu kadir gecesinde indirdik.”

 

Mübarek Ramazan ayı öyle bir aydır ki Allah bu ayı kendine nispet vermiş ve benim ayım demiştir.

Ve kendi ayı dediği bu ayda ne sırları ne mesajları barındırır bilemeyiz.

Usuldendir önemli bir sunum veya bir is yapılmadan  önce bir hazırlık yapılır.

Aslında o on mukaddime içeriğinin ne kadar değerli olduğuna ölçüdür.

Ramazan girmeden bir başlık, giriş vardır bu mümin birini ve kendini bileni derece derece Allaha doğru ilerletme, yüceltme başlangıcı gibidir.

Peygamberimiz buyuruyor; “Recep Allah’ın büyük ayıdır. Hiçbir ay hürmet ve fazilette bu aya ulaşamaz.

Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır.

İnsanın kalu belada Rabbi ile ahitleşme yapıp, dünyaya teşrifi ve ömrünü devam ettirme sureci gibi.

 

Allah bu üç ayları da yine kendi ayı ile başlattı, sözcüsü peygamberi ile devam ettirerek kulunun marifeti ile sonuçlandırması niyetiyle…

Bu sure omur ile kıyas edince ne kadarda kısa bir suredir.

Bu sure omur ile kıyas edilince ne kadar da lütuf ve bereketi çok olan, cömertli suredir.

 

Ey akil sahipleri! diye bir çok ayeti kerimesine başlayan ve muhatabı biz akil sahibi insanlara ne kadarda güzel bir mesajdır.

 

Yılın dokuz ayı alamadığınızı ben merhametimle üç ayda veriyorum der gibi ve akil sahibi bizlere de yalnızca bu ayda tövbe, istiğfar edip; sil bastan kulluğa başlamak, duyduklarımızı, gördüklerimizi marifet edinme ayı olarak alma…

 

Ya Rabbim bu mübarek ayda bedenin değil, ruhumuzun mahrum kalmış rahmetinin susuzluğu ile yalvarıyoruz…

Ya Rabbi sana Meryem’in temizliği ile gelmek istiyoruz

Günahlarla kirlenmemize izin verme.

Sana Musa’nın duasıyla geliyoruz, şeytana uymamız için pesimizden koşanlardan bizi kurtar.

İsmail’in tefekkürü ile boynumuzu büküyoruz, bizi ve soyumuzu sana kul olarak yasat.

Sana İbrahim’in şefkati ile geliyoruz, bizlerin sana gelmemize engel olan şeyleri göster, narınla yakma Ya Rabbim.

Sana İsa’nın ruhuyla geliyoruz, bizi katına almanı diliyoruz.

Sana Yunus’un duasıyla yalvarıyoruz, Allah’ım bizi yutan nefsimizin karanlıklarından kurtarmanı bekliyoruz. Bizi selamet sahiline ulaştır.

Sana Yusuf’un gömleği ile geliyoruz, Allah’ım bizi düştüğümüz ümitsizlik kuyusundan çıkarmanı diliyoruz.

 

Sana Hz Muhammed (s.a.a) kulluğu ve askıyla geliyoruz, bizi Miraca çıkarmanı diliyoruz.

Sana Muhammed (s.a.a) abası ve onun altındakiler ve onların nesli olan 12 imamın ilim- marifet, izzet ışığı ile geliyoruz, karanlık yollarımızı, aydınlığa cevir, hak yolda son hüccetine ulasana kadar ayağımızı sabit kil Ya Rabbim…

 

Eğer nefsimiz firavunlaşırsa bu yollardan gelemesek, sen bize Musa’nın tatlı diliyle gel…

Kalbimiz cahiliye Mekke’sine döndüyse, Muhammed’in ve Ehlibeytinin sırrı, aşkıyla gel.

Nefsimizle boğuştuğumuz zamanlarda Nuh’un gemisi misali 14 masumun hürmetine kurtar bizi…

Dua, tevekkül, tevessül ile kaderlerin yazıldığı kadir gecesinde bizim ve neslimizin kalbine senin aşk mürekkebin ile sevgini isleyerek lütuflandır bizleri…

İstiğfar ve tövbemizle de tüm günah ve hatalarımızı; yüceliğin, keremin ve merhamet silginle de amel defterimizden tümünü sil Ya Rabbim…

ÂMIN…

SELAM VE DUA iLE…

 

Gülhan Gülen 

İletişim