14 Asır önce, insanları hayrete düşüren bir hadise gerçekleşti, herkesin ezberini bozarak kan kılıca galip geldi.

 

Güçlü bir ses “Zillet bizden uzaktır” diyerek uyuyanları uyandırdı. Bu ses, gücünü Allah’tan alıyordu, Peygamber nefesi taşıyordu.

 

Kendinden sonraki tüm çağlara ulaşması bir yana, henüz kelimeler dökülmemişken dudaklardan, pak gözyaşları olup peygamberin ve sevenlerinin gözlerinden dökülüyordu.

 

Ne zaman şahit olunmuştur ki, bir hadise daha gerçekleşmeden tesiri ve etkisi ulaşsın insanlara?

 

Ne zaman görülmüştür bir hadise tüm çağları aşıp yaşandığı günün hissiyatıyla insanlara yetişsin?

 

İşte 14 Asır önce yaşanan o hadise kendinden öncekilere ve sonrakilere seslenebilmiş ve şu an hala kulaklarımızda yankılanıyor.

 

“Zillet bizden uzaktır.”

 

O gün de uzaktı, ondan önce de ve bugün de.

 

Peki Huseyin (a.s) bugün nerededir? Bugün kimin yanındadır, çadırlar nerede kurulmuştur? Kerbela neresidir bugün?

 

Zillet nerededir? Bugün kimden uzaktır ve beridir Huseyin (a.s)?

 

Bugün bu büyük hadiseyi yad etmek için yüreklerimiz kanat çırpıyorsa, koşullar ne olursa olsun kalbimizi ulaştırmak istiyorsak Kerbela’ya, Huseyin’in (a.s) adı gözleri yaşlarla doldurmaya yetiyorsa, matemi içimizde tutmak yeterli gelmiyorsa, siyahlar içinde bir araya gelmek istiyorsak, eller sinelerde ahenk olmak için can atıyorsa tüm bunlar bu hadisenin tarihte kalamayacağına delil değil midir? “Her gün Aşura, her yer Kerbela” diye boşuna demiyor olmalıyız.

 

O halde bugün Huseyin (a.s) nerededir? Çadırları nerededir ki gidip izin isteyelim, bizi de alsın içeriye. Zeynep (s.a) nerededir ki yanında olduğumuzu, Şimr’in o güzel sine üzerine oturmasına izin vermek istemediğimizi söyleyelim. Abbas nerededir ki su meşgini elinden alıp, sen gidersen yokluğun Huseyin’in (as) belini büker, izin ver biz gidelim diyebilelim.

 

Rugayye nerededir ki ona gelen her darbeye Zeynep gibi siper olalım? Seccad (a.s) nerededir ki Yezid’ in sarayındaki Huseyni sesine destek çıkalım? Ali Ekber nerededir ki peygambere benzeyen güzel yüzünü görebilelim?

 

Ne zaman dinlesek bu hadiseyi, hangi mersiyeye eşlik etse gözyaşlarımız aynı hislerde buluşmuyor muyuz? Ben de orada olayım. Ben de Kerbela’da olayım. İmamın (a.s) yanında olayım. “Yok mudur bana yardım edecek olan?” sesine yetişeyim.

 

O gün henüz dünyada değildik doğru, fakat bugün Huseyin (a.s) nerededir?

 

Nerededir O’nu (a.s) çağıran ve yalnız bırakan Kufeliler?

 

Kufelileri düşününce “bedbahtlar” diyoruz onlar hakkında. İmam (a.s) yanlarındaydı ve onlar terk ettiler. Nasıl bir güzelliği elleriyle geri çevirdiler. Nasıl bir ateşi üstlerine çağırdılar…

 

Bugünün Kufelileri kimdir?

 

Tüm bu soruların cevabı için elbette bugünün olaylarına bakmak gerekir.

 

Bugün İmam-ı Zaman (a.f) neredeyse oradadır Huseyin (a.s).

 

Bugün İmam-ı  Zaman (a.f) nerededir? Neden gözlerimizden uzakta? Oysaki aramızda bir perde var sadece.

 

“Sen kendi kendinin perdesisin ey Hâfız / Aradan çekil.”

 

Bugün nerede zalim mazluma zulmediyorsa, nerede yetim çocukların gözleri yaşlar içindeyse, mustazaflar adalet bekliyorsa orasıdır Kerbela.

 

Bugün İmam-ı Zaman’ın bayrağını taşıyanlar, bu uğurda canlarını düşünmeden ortaya koyanlar kimse Alemdar da onlardır.

 

Bugün, mazlumun çağrısına kulak vermeyen, “böyle gelmiş böyle gidiyor işte” diyerek sorumluluğu üstünden atan, zalimin yanında olmaktan rahatsızlık duymayan ve her daim kılıf bulan, bugün İmamı (a.f) yalnız bırakan, gelişini engelleyen her kimse Kufeli de odur.

 

Ne üzücü olur bugünün Kufelisi olmak. Bundan Allah’a sığınırız.

 

Bu Muharrem ayında karar alalım ve Huseyin’in (a.s) safında olmak için Yezidi safı tamamen terk edelim. Bu Muharrem özgür olalım siyonistlerin zincirinden, tutsaklığından. Hür olalım, İmam (a.s) kabul etsin bizi.

Dünya ideolojimiz Huseyniyse, Yezidi olan bir ideolojiye boyun eğmekten ve bu konuda kendimizi kandırmaktan Allah’ a sığınırız.

 

Huseyn’e ‘’Lebbeyk ‘’ derken, siyonistler ve zalimler tarafından karnımızın doyurulmasından, gözlerimizin, kulaklarımızın ve midelerimizin haramla temasından,  kalplerimizin ve yaşantımızın değiştirilmesinden ve tüm bunlara göz yummaktan Allah’a sığınırız.

 

Kalbimiz mutmain, bugünlerin sahibi Yezidi safta olmamıza izin vermeyecek, bizden hiçbir zaman vazgeçmeyecek, Kerbela’da vazgeçmediği gibi.

 

Allah’ım yaşamımızı ve ölümümüzü Huseyni kıl.

 

İltimas-ı dua

 

Hatice Gürel

İletişim