Gecenin adı hüzün, sokakların rengi siyah, havanın kokusu acıyı mesken etmiş kendine.

 

Menzili şehadet olanın, miracı aşk olmuştu bir kere. Kavuşmak için gam, keder bahane olmuştu sanki.

 

Yokluğunun damlasında eriyen yüreğimi, düşündükçe zihnime sığdıramadığım acıyı, her sene Eyyamı Fatıme günlerinde kelimelerime sakladıklarımı düşündüm bir an.

 

Derdinden bir pay istemeye utandım, Aşk bağına vurulduğumu sandığım gönlümün, bu payın altında ezileceğinden bi haber yaşamaktaymışım meğer.

 

Gözlerim sütün olmuş bendime, mahrem sözler biriktirmişim satır satır.

 

Fatıma (s.a) olmadan karanlıkların bağrı yanık olmuş, bu gece vuslat mı daha az acıtır hasret mi diye, serzenişte bulunmuştu karanlığın siyahı.

 

 Adın yadıma düşsün her gece, meşakkatlerim arasında unutmayışım olsun.

 

Ey can, ölmeden önce kaç kere ölünür ki. Kaç kere kavruldun sancıyla!

 

“Beni gece defnedin” diyerek gecenin hicranına düşen payı düşündüm bir an. Anlatacak ne çok şeyin olmalı gece. Her hecesine siyahları yerleştirmiş, tüm renkleri soldurmuştu gece.

 

Her katmanına ağıtlar serpiştirmiş, Fatıma’nın (s.a) yetimlerini avutacak tek bir kelime bulamamıştı.

 

Ey Resulün biriciği Fatıma Zehra (s.a). İsminin merhem olduğu kaç yara, kaç yürek, kaç kıta bu günlerini seninle süslemekte. Huzur bahşeden bakışlarından gayrı, adın ile mest olan kim varsa Zehra (s.a) adıyla süslenmekte.

 

Gamlı dillerin lisanı Zehra (s.a) demekte.

 

Huzura hasret olan Zehra (s.a) demekte.

 

Aşk bağına vurulmuşların, sakinliği adın ile şenlenmekte.

 

Kalbimize yazılı adın, zihnimizde hece hece seni dillendirmekte.

 

Adını anıyorum Ya Zehra her güzelliğin başında, her müjdeli haberin satırında her duanın evvelinde, her bekleyişin ahirinde andığım gibi. Bu gözler seni özler Hanım Zehra (s.a) kalbi yaralısında da senin adın yatar, yüreği sevinç içinde olanında da.

 

Kalbinde haremini yaşatan, gözyaşı ile yüreğini yıkayan tüm Zehra (s.a) âşıklarının başı sağ olsun.

 

Hasibe Yeşil

İletişim