Her insan hayatın belli dönemlerinde çeşitli zorluklar yaşar veya yaşamakta. Kimi ekonomik sorunlar, kimi yakınını kaybetme, kimi işten çıkarılma veya bir evliliği sonladırmaya mecbur kalma gibi yaşamın birer parçası olan zorluklar yaşar.

 

Güzel ve kaliteli bir yaşama sahip olma yolunda bu zorluklarla mücadele edip olumsuzlukları güzelleşleştirmemiz ya da ona farklı bir bakış açısı kazandırmanın gerekli olduğunu herkes bilmektedir. Bu zorluklarla mücadele etme konusunda, bazıları yaşamına kaldığı yerden devam ederek, yaşadığı zorluklardan tecrübelenerek güçlü bir şekilde hayata sımsıkı tutunur. Diğer taraftan birçok insanda yaşadıkları olumsuzlukların etkisinden uzun süre kurtulamayıp psikolojilerinin bozulmasına hatta sağlık sorunları yaşayarak birçok hastalıkların oluşmasına neden olur. Ülser, migren, kalp vs. hastalıklar çoğu doktorların dediği gibi üzüntü ve sıkıntılardan meydana geliyor.

 

Öyle zamanlar oluyor ki karşılaşılan olaylar mantığı devre dışı bırakıyor. Bu olaylarda bazen duygular ön plana çıkarılarak, sinir ve öfkelenme gibi yapıcı davranışların yeri yıkıcı davranışlara bırakılabiliyor.

 

Birçokları sorunun kaynağını veya çözümünü araştırıp bularak onunla mücadele etmek yerine bu sorun ve zorluklar neden benim başıma geldi? Niçin bunları yaşıyorum? gibi söylem ve sorularla, soruların asıl nedeni üzerine düşünmek yerine, sorunu sorun olarak kabul edip ona boyun eğmeyle ve sadece sorun ve zorlukta takılı kalarak sorunların içinde debelenmeye ya da o sorunu büyüterek elinden bir şey gelmeyeceğini veyahut sorunu ve sıkıntıyı halletmenin sorumluluğu ve yükünü üzerinden atmak için dert ve sıkıntıyla hemhal olmayı seçmekte ve durmadan derdini sıkıntısını çoğunun kendisine bir yardımı olmayacak insanlara anlatır durur. Öyle ki bundan artık zevk almaya ve dertleşmeyi çok sevmeye başlar. Çoğu kişiye sıkıntısını anlatarak farkında olmadan olayların büyümesine, uzamasına hatta daha büyük sorunların doğmasına vesile olur. Tabi hangi sıkıntı ve derdin başkalarıyla paylaşılıp paylaşılmayacağına dikkat etmemiz lazım. Özellikle aile için sıkıntılar veya eşler arasındaki sıkıntılar gibi… Bu durum sıkıntımızı kimseyle paylaşmayalım anlamına gelmesin sakın. Elbette paylaşım iç rahatlığımız için gerekli. Ancak paylaşımı sır saklayan veya o sıkıntı ve derde bir çözüm üretecek kimseyle, başka bir tabirle sorunumuza çare bulacağı yerde başka sıkıntı da ekleyecek veya zarar getirecek kişilere anlatmak yerine faydası olacak kişilerle paylaşmak gerekir. Örneğin; sorunumuz hastalıksa bunu güvendiğimiz bir doktorla ya da sıkıntımız ailevi bir konuysa bunu da değerli alimlerimize ve aile danışmanlarına veyahut aile büyükleri ya da güvenilir ve işinin ehli mütedeyyin psikologlara danışabiliriz.

 

Acaba biz hangi guruptanız?

 

Zorluk, problem, cefa ve musibet gibi adı olaylara göre değişim gösteren bu durum ve sıkıntılarla karşılaşıldığı zaman ne yapmalı, nasıl çözmeli ve daha sonrasında nasıl davranılmalıdır? Sorunun ne olduğunu, nereden kaynaklandığını ve nedenlerini iyice araştırıp öğrendikten sonra bu sorunun çözümü bulunmalıdır. Yani aşağıda zikrettiğimiz aşamaları tek tek kat etmeliyiz. Bu aşamaların herhangi birinde takılı kalmak bir diğerinde takılı kalmaktan daha çok zarar ve sıkıntı verici olacağını bilmeliyiz.

 

 

İşte bütün bunları kâmil olan İslam dinimizin öğretilerinden elde ediyoruz. Her durumda olduğu gibi Yüce Rabbimiz biz kullarını bu gibi durumlarda da yalnız bırakmamıştır. Kur’an-ı Kerim ve Masumlarımız (a.s) aracılığıyla bizlere çözüm yolları ve aşamalarını göstermiştir.

 

Hepsine burada değinmemiz mümkün değil ancak birkaç örneği şöyledir:

 

Allah-u Teala dünya hayatının en sıkıntılı dönemlerinde, kedere düşen kullarının ruhlarını rahatlatmak için Peygamber (s.a.a) aracılığıyla ilaç niteliğinde olan İNŞİRAH suresini nazil etmiştir. Bu surede sıkıntı ve zorlukların var olacağı ama sürekli olmayacağı ve mutlaka son bulacağı ve zorluklarla beraber kolaylıkların olduğu belirtilmiştir. Daha da önemlisi her halde ve her durumda ve özellikle de eğer musibet ve sıkıntıların kolaylığa dönüşmesini istiyorsak Allah’a yönelmemiz gerektiği; yani birinci aşamada zikrettiğimiz “Karşılaşılan Sıkıntı -ve Zorluk Karşısında Allah’a Sığınma ve Yönelme ve Bu Sıkıntıyla Mücadele Etmek İçin Yardım Dileme”ye işaret edilmektedir.

 

 Musibetlerden kurtuluş reçetesi özelliğini taşıyan bu sure, dua aracılığı ile Allaha yakınlaşıp gönlümüzü ona açarak ıstırap dolu günlerde ilaç gibi gelerek güç verecektir. Kim Allah’tan korkar ve ona gereği gibi itaat ederse Allah ona mutlaka bir çıkış yolu ihsan eder, ıstıraplarından kurtulacağı yollar gösterir düştüğü sıkıntılardan kurtarır.

  

İmam Ali’den (a.s) nakledilen bir hadiste zorlukla karşılaşıldığı zaman yapılması gereken aşamalara işaret edilmiştir.

 

“Musibet anında şikâyet etmekten sakının. Musibetten şikâyet etmek hem insanın ümidini kırar hem çabasını zayıflatır ve hem de gamını artırır. Bil ki musibetten kurtuluşun iki yolu vardır. Çaresi olan musibetin çaresini öğrenip ondan kurtulmak lazım. Çaresi olmayan musibete de sabr ederek geçmesini beklemek lazım. (Mustrdreku’l Vesail, c.2 s. 442)

 

Sözü fazla uzatmamak için netice olarak İmam Ali’nin (a.s) buyurduğu gibi, çaresi olmayan musibet ve zorluklarda (ölüm, hastalık) sabretmeliyiz ve her olay gibi bununda bitmeye ve geçmeye mahkûm olduğunu düşünmeliyiz. Örneğin; sevdiğimiz bir azizimizi kaybettiğimizde, keşke vefat etmeseydi diye düşünmek eziyet ve işkenceden başka hiçbir şey kazandırmayacaktır. Üzüntümüzün yanı sıra onun hakkında hayır dua etmek, kazaya kalmış namazları ya da tutmadığı oruçları varsa yahut kısacası boynunda her hangi bir hak varsa onları vefat edenimiz adına yerine getirmek ve ödemek veyahut telafi etmek hem ona ve hem de bize faydalı olacaktır. Yani her sıkıntı ve zorluk için mutlaka ona göre yapılması gereken bir şey vardır.

 

Çaresi olan sıkıntılarda ise Allaha tevekkül edip, Allah’a sığınıp sorunu yukarıda zikrettiğimiz beş aşamada çözmeli ve çözüm için elde edilen yöntemler varsa onları uygulayıp kolaylığa ulaşmalıyız. Eğer yoksa işin ehline danışıp kendimize düşeni yaptıktan sonra Allaha tevekkül etmeliyiz. Aksi halde durmadan şikayetlenmek çabamızı azaltıp ümidimizi kırıp gamımızı artıracaktır.

 

Sonuç olarak bu sıkıntı neden oldu yerine bunu nasıl çözebilirim üzerinde düşünerek kendimizi de geliştirmeli ve hayatımız boyunca karşılaşacağımız yeni sıkıntılarla mücadele etmeliyiz…

 

Serpil Güraras

İletişim