Hz. Ali’nin (a.s) ashab ve yaranlarından olan Zeyd bin Suhan, Hicri Kameri 36 yılında Cemel savaşı vakıasında, Hz. Ali’nin (a.s) safında şehit olmuştur. Şeyh Abbas Kummi, Mefatihu’l Cinan kitabında Zeyd mescidinin amellerinde bu duaya yer vermiş ve Zeyd bin Suhan’ın gece namazında bu duayı okuduğunu yazmıştır. Bu mescidin amelleri şöyledir: İki rekât namaz kılınır ve sonra elleri açarak şu dua okunur:

 

بِسْمِ اللَّـهِ الرَّحْمَـٰنِ الرَّحِيمِ

إِلٰهِي قَدْ مَدَّ إِلَيْكَ الْخَاطِئُ الْمُذْنِبُ يَدَيْهِ بِحُسْنِ ظَنِّهِ بِكَ

 

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

İlahım Mabudum! Hata eden bu günahkâr kulun sana olan güzel hüsnü zannından dolayı, ellerini sana doğru uzatmıştır (sana açmıştır).

 

إِلٰهِي قَدْ جَلَسَ الْمُسِيءُ بَيْنَ يَدَيْكَ مُقِرَّاً لَكَ بِسُوءِ عَمَلِهِ

وَراجِياً مِنْكَ الصَّفْحَ عَنْ زَلَلِهِ

 

İlahi! Ameli (yaptıkları ve işledikleri) kötü olan bu kulun, amelinin kötülüğünü ikrar ederek (kabul ederek) ve sürçmelerini (günah ve hatalarını) affetmeni umarak karşısında (boynu bükük) oturmuştur.

 

 إِلٰهِي قَدْ رَفَعَ إِلَيْكَ الظَّالِمُ كَفَّيْهِ رَاجِياً لِما لَدَيْكَ

 فَلَا تُخَيِّبْهُ بِرَحْمَتِكَ مِنْ فَضْلِكَ

 

(Nefsine) zalim ve zulmeden bu kulun rahmetini umarak ellerini sana kaldırmıştır / açmıştır. O halde rahmetin ve merhametin hürmetine kendi fazlından bu kulunun ümidini (beklentisini) boşa çıkarma…

 

 إِلٰهِي قَدْ جَثَا الْعائِدُ إِلَى الْمَعَاصِي بَيْنَ يَدَيْكَ

خائِفاً مِنْ يَوْمٍ تَجْثُو فِيهِ الْخَلائِقُ بَيْنَ يَدَيْكَ

 

İlahi! Sürekli günahlara yönelen bu kulun kullarının, senin karşında dizleri üzerinde oturacakları günden korkarak, (bugün, şimdi) senin karşında dizleri üzerinde (boynu bükük – bütün acizliği ile) oturmuştur.

 

إِلٰهِي جَاءَكَ الْعَبْدُ الْخَاطِئُ فَزِعاً مُشْفِقاً

وَرَفَعَ إِلَيْكَ طَرْفَهُ حَذِراً راجِياً، وَفاضَتْ عَبْرَتُهُ مُسْتَغْفِراً نادِماً؛

 

İlahi! Bu günahkâr kulun (yaptıklarının ve sana karşı gelmenin verdiği elemle) korkarak, dehşete kapılarak sana gelmiş, korku ve ümitle gözünü sana (senin rahmet ve merhametine) dikmiş, pişman olmuş bir halde gözyaşları içinde senden bağışlanma dilemektedir.  

 

 وَعِزَّتِكَ وَجَلالِكَ مَا أَرَدْتُ بِمَعْصِيَتِي مُخالَفَتَكَ

 

(İlahi!) İzzet ve Celaline andolsun ki, (işlediğim) günahımla sana karşı gelmek istemedim.

 

 وَمَا عَصَيْتُكَ إِذْ عَصَيْتُكَ وَأَنَا بِكَ جاهِلٌ

وَلَا لِعُقُوبَتِكَ مُتَعَرِّضٌ، وَلَا لِنَظَرِكَ مُسْتَخِفٌّ،

 

(İlahi!) Günah işlediğimde seni tanımaktan (senin emir ve yasaklarına) cahil değildim. Amacım senin azabına (ve gazabına) uğramak ve senin teveccühünü (bana fırsat ve mühlet vermeni / nimet ve keremini) küçümsemek değildi.

 

 وَلٰكِنْ سَوَّلَتْ لِي نَفْسِي، وَأَعانَتْنِي عَلَىٰ ذٰلِكَ شِقْوَتِي

 وَغَرَّنِي سِتْرُكَ الْمُرْخىٰ عَلَيَّ

 

Fakat nefsim (şeytan ve nefsani şeyler) beni aldattı / kandırdı. Şekavetim (kötülüklerim, sıkıntılarım, her şeyden şikayetlenmem) günah işlemeye yardım etti. (Ne kadar günah işlesemde) Günahlarımın üzerini örtmen (kimseye aşikâr etmemen) beni mağrur etti / kibirlendirdi.

 

فَمِنَ الْآنَ مِنْ عَذابِكَ مَنْ يَسْتَنْقِذُنِي ؟

وَبَحَبْلِ مَنْ أَعْتَصِمُ إِنْ قَطَعْتَ حَبْلَكَ عَنِّي ؟

 

O halde şimdi senin azabından (ve gazabından) beni kim kurtarabilir?! Eğer sana olan ümit bağlarını benden kesersen kimin ipine sarılabilirim?

 

فَيا سَوْأَتاهُ غَداً مِنَ الْوُقُوفِ بَيْنَ يَدَيْكَ إِذا قِيلَ لِلْمُخِفِّينَ جُوزُوا،

ولِلْمُثْقِلِينَ حُطُّوا، أَفَمَعَ الْمُخِفِّينَ أَجُوزُ أَمْ مَعَ الْمُثْقِلِينَ أَحُطُّ ؟

 

Eyvah! Yarın (kıyamet günü) senin huzuruna çıkınca, yükü hafif olanlara “buradan hemen geçin” yükü ağır olanlara ise “cehenneme düşün” denildiğinde; Acaba o zaman yükü hafif olanlarla birlikte geçecek miyim? Yoksa yükü ağır olanlarla birlikte cehenneme mi düşeceğim?

 

وَيْلِي كُلَّما كَبُرَ سِنِّي كَثُرَتْ ذُنُوبِي ! وَيْلِي كُلَّما طالَ عُمْرِي كَثُرَتْ مَعَاصِيَّ !

 فَكَمْ أَتُوبُ ؟ وَكَمْ أَعُودُ ؟ أَمَا آنَ لِي أَنْ أَسْتَحْيِيَ مِنْ رَبِّي؟

 

Vah Halime! Yaşım ilerledikçe günahlarım daha da arttı. Eyvahlar olsun halime!  Ömrüm uzadıkça isyanlarım (sana itaatsizliklerim) daha da çoğaldı. Ne kadar (pişman olup) tövbe etsem de yine tekrardan çirkin işlere / günaha geri dönüyorum. Acaba Rabbimden utanıp hayâ etmemin zamanı gelmedi mi?

 

 اللّٰهُمَ فَبِحَقِّ مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ اغْفِرْ لِي وَارْحَمْنِي

 يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَخَيْرَ الْغَافِرِينَ

 

Ey Allah’ım / Ey Rabbim! Muhammed ve Al-i Muhammed (Ehlibeyti) hürmetine beni bağışla / affet. Bana rahmet ve mağfiret eyle Ey Merhametlilerin En Merhametlisi ve bağışlayanların en hayırlısı…

 

ارْحَمْ مَنْ أَسَاءَ وَاقْتَرَفَ وَاسْتَكَانَ وَاعْتَرَفَ.

 

Sonra ağlayarak yüzünü toprağa bırak / koy ve şöyle de:

 

(Allah’ım) Kötü işler yapan, günaha dalan ve sonra (günahlarını ikrar eden ve onun mahcubiyetiyle) boynunu eğip günahını itiraf eden kuluna merhamet et.

 

إِنْ كُنْتُ بِئْسَ الْعَبْدُ فَأَنْتَ نِعْمَ الرَّبُّ.

 

Sonra yüzünün sağ tarafını toprağa bırakarak şöyle de:

Eğer ben kötü bir kul isem, doğrusu sen iyi bir Rab’sin.!

 

عَظُمَ الذَّنْبُ مِنْ عَبْدِكَ فَلْيَحْسُنِ الْعَفْوُ مِنْ عِنْدِكَ يَا كَرِيمُ.

 

Sonra yüzünün sol tarafını toprağa bırakarak şöyle de:

 

Bu kulunun günahı çoktur. O halde senin affın ve merhametin daha çok ve güzel olmalıdır. Ey Kerim…

 

الْعَفْوَ الْعَفْوَ

 

Sonra secdeye git ve yüz defa şöyle de:

 

“İlahi el-Afv – Ey Rabbim (bu günahkar kulunu) Affet ve bağışla”

 

 

 

Bu Duanın MP4 Dinlemek İçin Tıklayınız

Bu Duanın MP4 (Meysem Mutii) Dinlemek İçin Tıklayınız

 

Lütfen Dualarınızda Bizleri de Eksik Etmeyiniz… İltiması Dua

İletişim