Vicdan;

 

İnsanın bâtınî bünyesinde var olup, iyiyi kötüden ayırabilen, iyilik etmekten lezzet alan ve kötülükten elem duyan fıtratî bir unsurdur.

Bireyin içinde ki adalet duygusu, iç mahkemedir.

İç huzur ya da İç sıkıntıdır.

 

Vicdan, aynı zamanda Allah’ın, bize merhamet ve adaleti hatırlatması için içimize yerleştirdiği askerdir.

 

Bu askeri besleyen unsur ise hakiki iman ve itaattir.

Vicdan bize adaletli ve merhametli olmayı telkin eder.

Biz onun sözünü dinledikçe, o büyür ve kuvvetlenir.

Onun gücü ve gür sesi bizim haksızlık yapmamızı ve zalim olmamızı engellemeye yeter.

Ama o bize Hâk, adalet, merhameti hatırlattıkça, biz nefsimize yenilip onun söz ve telkinlerini duymazdan gelir isek, vicdan beslenemez, yavaş yavaş zayıflar, güçsüzleşir ve sesi çıkamaz hale gelir.

O, biz yanlış bir davranış sergilediğimizde birine haksız adaletsiz, merhametsiz, davrandığımız da bağırır sesini duyurmaya, bize engel olmaya çalışır ama biz onu duyamaz hale geliriz.

 

Bazıları merhametten yoksun insanlar için “vicdanı ölmüş” tabirini kullanır.

Ben buna katılmıyorum…

Eğer vicdan ölecek olsa idi, insanın ıslahı mümkün olmazdı.

Vicdan sadece besinsiz kaldığı için hastalanır güçten ve takatten düşer.

Biz ona itaat edip,  onu akıl, iman ve ahlakımızla besleyip yeniden güçlü ve sağlıklı duruma getirebiliriz.

 

Vicdan insanı insan yapan unsurlardan biridir.

Vicdanın sesini duymayanlar, duysa da dinlemeyen insanlar İyilik, merhamet, adalet duygusunu zamanla yitirip, insan olmaktan uzaklaşarak vahşi hayvan konumuna gelirler.

Onlar artık yapmış oldukları kötülük, zulüm, ezadan rahatsızlık duymadıkları gibi aksine bundan mutlu olmaya ve haz almaya başlarlar.

 

Ne mutlu Vicdanını besleyip onu Rehber kılanlara.

 

Vicdanı ile hüküm verip hareket edenler bunun mükâfatını cezasını da er ya da geç mutlaka görecektir.

 

Harun Reşid Behlül Dana’ya bir gün çarşı pazar ağalığı (denetimi) görevini verdi. Behlül Dana ilk olarak bir fırına gitti. Birkaç ekmek tarttı hepsi normal gramajından noksan geldi. Dönüp fırıncı ya sordu: “Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı?” Adam her soruya olumsuz cevap verdi. Memnun olduğu bir şey yoktu.

 

Behlül bir şey demeden ayrıldı ve bir başka fırına geçti. Orada da birkaç ekmek tarttı ve gördü ki bütün ekmekler gramajından fazla geliyor, eksik gelmiyor. Aynı soruları bu fırının sahibine de sordu ve her soruya olumlu cevap aldı. Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid’in huzuruna çıktı ve vazifesini yaptığını ve bitirdiğini söyledi. Harun Reşid, “Behlül daha demin vazife verdik sana ne çabuk bitirdin?” dedi.

 

Behlül açıkladı:

– Efendimiz çarşı pazarın ağası (denetimcisi) varmış. Benden önce ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış, buna göre herkes hesabını ödemiş, bana gerek kalmamış

 

Gün gelir yolunu şaşırır isen

Resul-u Ehlibeyt Kuran’ın yeter

Eğer bunlar dahi yetmezse sana

Sesine kulak ver vicdanın yeter

 

Arzu Çetinkaya

İletişim