Ebedi hasret kafesine hapsolmadık kaldı mı bu gece.

Kandil misali yakıp kavurmadığın kaldı mı Ey gece.

Ayet ayet soluklanmış sokaklarda, ıssızlığın sızısı yankılansın bu gece.

Fatıma’sız günlere doğacak güneş utansın.

 

Medine topraklarına sinen o cennet kokusunu alamayanlar utansın.

Arşın demine yayılmış nurani güzelliğe kıyan eller utansın.

Ateşi elinde kapıya dayanan, tarihin en akıl almaz kara lekesini, taç edinenler utansın.

Genç yaşında meşakkatler silsilesiyle O’na gün yüzü göstermeyenler utansın.

 

Habibullahın öpmeye kıyamadığı misk kokulu elleri, keder ile yıkayanlar utansın.

Sessiz feryadın ile gecenin kuyusuna adım adım iz bıraktın ya; seni anlamayan, sana ağlamayan, yüreği yanmayanlar utansın.

Acının ateşinden bihaber, senin evlatlarınla aynı kederi paylaşmayanlar utansın.

Tesbihatınla nefes nefes, aşka bağlanamayacaksa umutlarım, dilim utansın.

 

Eyyam-ı Fatıma’da “Ya Zehra!” diye diye ağlamayacaksam, gözlerim utansın.

Satır satır seni yazıp da, misyonunu idrak edemeyeceksem kalem utansın, kelam utansın.

Sana derman bize dert olan bu ayrılık ile ahdime sadık kalmayacaksam, ziyan olan ömrüm utansın.

Ey Fatıma Zehra (s.a.a), bu ayrılık gecesine sakladığım dualarımla yakarışlarımı, senin yoluna adadım.  Ey Nebi’nin (s.a.a) benzersiz Reyhanı, gözünün nuru, elleri bomboş gelmiş bu âcizi, pişmanlıklarıyla kabul eder misin?

Cefaya müptela olmamak için sana sığınmama izin verir misin?

 

Hasibe Yeşil

 

Şehit Kasım Süleymani’nin vasiyetnamesi

Şehit Kasım Süleymani’nin Ardından…

Komutanımız Şehit Kasım Süleymaniye Mektup

İletişim