Bu çok mübarek gece ve gündüzde halinizin ve gücünüzün yettiği kadar amellerini yerine getiriniz. İbadetlerde bıkkınlık yaratacak durumlardan kaçınınız. Gücünüz yettiği amelleri yapınız hepsini yapmanıza gerek yoktur. Allah katında en değerli amel huzu, huzuru kalp ve ihlasla yapılan ameldir. Amelin çokluğu değil, istek ve şevkle yapılanı makbuldür.

 

15 Şaban (Arapça: ليلة منتصف شعبان), Şiaların 12. İmamı, Hz. İmam Mehdi’nin (a.s) kutlu doğumunun gerçekleştiği gündür. Bazı hadislerde Şaban’ın on beşinci gecesi, Kadir Gecesinden sonraki en üstün gece olarak geçmektedir. Bazı Şialar, bu geceyi uyumayarak ibadet, istiğfar ve dualarla geçirerek ihya etmektedirler. Bazı Ehlisünnet mensupları ve tarikatlar da bu gecenin önem ve faziletine inanmaktadır.

 

İmam Mehdi’nin (a.s) doğum günü olan Şaban’ın on beşinci günü Şia’ların yaşadığı bölgelerde en üstün kutlama ve şenlikler içinde geçmektedir. İran’da “Mescid-i Cemkeran”, Irak’ta ise halkın kutlama şenliklerini yaptığı toplanma yeri Kerbela’dır. Şaban’ın 15. Gecesi; “Berat Gecesi”, “Berat Kandili” ve “Leyletu’l-Sak” (Sak Gecesi) gibi isimlerle de bilinmektedir.

 

Mübarek Şaban Ayının Bütün Günlerinin Amelleri İçin Tıklayınız

 

Berat Gecesi: Berat (beraat/aklanma), para veya başka bir şeyi alabilmesi için birisine havale, senet veya bir belgenin teminat ve teyit anlamında verilmesidir. Manevi havaleye de berat/beraat denilmektedir. 15 Şaban’da Allah Teâlâ, kullarına cehennemden kurtuluş ve aklanma ve beraat (havale, çek) verdiğinden bu geceye de “Berat Gecesi” denmiştir.

 

Berat Kandili: Türkiye’de bu geceye isminden dolayı berat kandili demektedirler. (Kandil demelerinin nedeni ise Osmanlı padişahı II. Selim döneminden başlayarak ‘dinî geceler’ minarelerde yakılan kandillerle insanlara duyurulup kutlandığından bu geceler kandil geceleri adını almıştır. İnsanlar minarelerde kandilleri gördüğünde o gecenin ibadet ve kutlama gecesi olduğunu anlardı.)

 

Reha Gecesi: Güney Asya ülkelerinde (Hindistan, Pakistan, Afganistan, Bangladeş…) Şaban Ayının on beşinci gecesi, “Rehai Gecesi” diye anılmaktadır. Yani kurtuluş, kurtulma, özgürlük ve serbest kalma gecesi.

 

On Beşinci Gecenin Amelleri

 

Bu gece (yani 28 Mart 2021 Pazar akşamı), son derece faziletli ve değerli bir gecedir. İmam Sadık’tan (a.s) rivayet edildiğine göre, bu gecenin fazileti hakkında İmam Bakır’a (a.s) sorulduğunda, İmam (a.s) şöyle buyurmuştur:

 

Bu gece, Kadir Gecesi’nden sonra, en faziletli gecedir. Bu gecede Allah kullarına kendi fazlından lütfeder ve kendi minnetiyle onları bağışlar. O hâlde bu gecede Allah’a yakınlaşmaya çalışın. Zira Allah (azze ve celle) kendi mukaddes zatına ant içmiştir ki, bu gecede günah olan şeyleri isteyen hariç kendisine yalvaran hiçbir kimseyi eli boş geri çevirmesin. Allah, Kadir Gecesi’ni Hz. Peygamber (s.a.a) için kararlaştırdığı gibi, bu geceyi de (şabanın on beşinci gecesini) biz Ehlibeyt için kararlaştırmıştır. Allah’a dua ve O’nu medh u sena etmeye çalışın.

 

Bu gecenin en büyük bereketlerinden birisi, “Veliyy-i Asr, İmam-ı Zaman, Hz. Mehdi”nin (a.s) bu gecenin seher vakti, Hicret’in 255. yılında Sâmerra’da dünyaya gelmesidir. Bu ise bu gecenin şeref ve faziletini kat kat artırmıştır.

 

Bu gece için şu ameller rivayet edilmiştir:

 

1 Gusletmek. Bu, günahların hafiflemesine vesile olur.

 

2 Bu geceyi namaz, dua ve istiğfar ile geçirip sabahlamak. İmam Zeynu’l Abidin’in de (a.s) bu geceyi bu şekilde geçirdiği rivayet edilmiştir. Yine rivayet edilmiştir ki: “Bu geceyi sabahlayan kimsenin kalbi, kalplerin öldüğü (kıyamet) günde ölmez.”

 

3Bu gecenin en faziletli ameli İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaretidir. Rivayette şöyle geçmektedir: “Kim 124 bin peygamberin ruhunun kendisiyle müsafaha etmesini istiyorsa, bu gecede İmam Hüseyin’i (a.s) ziyaret etsin. İmam Hüseyn’in (a.s) en kısa ziyareti, bir çatının üzerine çıkarak, önce sağa ve sola bakmak, sonra da başını gökyüzüne kaldırarak şu cümlelerle İmam’ı (a.s) ziyaret etmektir:

 

اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا عَبْدِ اللهِ، السَّلامُ عَلَيْكَ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ.

 

 “Selâm olsun sana ey Eba Abdillah (İmam Hüseyin -a.s-) Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun.”

 

4Merhum Şeyh Tusî (r.a) ve Merhum Seyyid İbn Tâvûs’un naklettikleri ve Hz. Mehdi’nin (a.s) ziyareti mesabesinde olan şu duayı okumak:

 

اَللّـهُمَّ بِحَقِّ لَيْلَتِنا وَمَوْلُودِها، وَحُجَّتِكَ وَمَوْعُودِها، الَّتي قَرَنْتَ اِلى فَضْلِها، فَضْلاً فَتَمَّتْ كَلِمَتُكَ صِدْقاً وَعَدْلاً لا مُبَدِّلَ لِكَلِماتِكَ، وَلا مُعَقِّبَ

لآِياتِكَ، نُورُكَ الْمُتَأَلِّقُ، وَضِياؤُكَ الْمُشْرِقُ، وَالْعَلَمُ النُّورُ في طَخْياءِ الدَّيْجُورِ، الْغائِبُ الْمَسْتُورُ، جَلَّ مَوْلِدُهُ وَكَرُمَ مَحْتِدُهُ، وَالْمَلائِكَةُ شُهَّدُهُ،

وَاللهُ ناصِرُهُ وَمُؤَيِّدُهُ، اِذا آن ميعادُهُ، وَالْمَلائِكَةُ اَمْدادُهُ، سَيْفُ الله الَّذي لا يَنْبُو، وَنُورُهُ الَّذي لا يَخْبُو، وَذُو الْحِلْمِ الَّذي لا يَصْبُو، مَدارُ الدَّهْرِ،

وَنَواميسُ الْعَصْرِ، وَوُلاةُ الأَمْرِ، وَالْمُنَزَّلُ عَلَيْهِمْ ما يَتَنَزَّلُ في لَيْلَةِ الْقَدْرِ، وَاَصْحابُ الْحَشْرِ وَالنَّشْرِ، تَراجِمَةَ وَحْيِهِ، وَوُلاةُ اَمْرِهِ وَنَهْيِهِ، اَللّـهُمَّ

فَصَلِّ عَلى خاتِمِهمْ وَقائِمِهِمْ الْمَسْتُورِ  عَنْ عَوالِمِهِمْ، اَللّـهُمَّ وَاَدْرِكَ بِنا أَيّامَهُ وَظُهُورَهُ وَقِيامَهُ، وَاجْعَلْنا مِنْ اَنْصارِهِ، وَاقْرِنْ ثارَنا بِثارِهِ،

وَاكْتُبْنا في اَعْوانِهِ وَخُلَصائِهِ، وَاَحْيِنا في دَوْلَتِهِ ناعِمينَ، وَبِصُحْبَتِهِ غانِمينَ وَبِحَقِّهِ قائِمينَ، وَمِنَ السُّوءِ سالِمينَ، يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ، وَالْحَمْدُ

للهِ رَبِّ الْعالَمينَ وَصَلَواتُهُ عَلى سَيِّدِنا مُحَمَّدٍ خاتَمِ النَّبِيّينَ وَالْمُرْسَلينَ، وَعَلى اَهْلِ بَيْتِهِ الصّادِقينَ وَعِتْرَتِهَ النّاطِقينَ، وَالْعَنْ جَميعَ الظّالِمينَ،

واحْكُمْ بَيْنَنا وَبَيْنَهُمْ يا اَحْكَمَ الْحاكِمينَ.

 

“Allah’ım! Bu gecemizin, onda doğan ve senin vaat edilmiş hüccetin olan (Hz. Mehdi) hakkına; ona fazilet üstüne fazilet ekledin; böylece doğruluk ve adalet açısından (tevhit ve din) kelimen tamamlandı. Kimse senin kelimelerini değiştiremez ve kimse ayetlerini takip edemez. (Hz. Mehdi) senin parlak nurun, her yeri aydınlatan ışığın ve karanlık gecede bir nur sütunudur. Gözlerden kayıp, perde arkasında, doğumu azametli ve zuhur ettiği soy değerlidir. Melekler onun şahitleri ve (zuhur edip) döneceği vakit Allah onun yardımcı ve teyitçisi, melekler de yardımcıları olacaktır. O Allah’ın körelmeyen kılıcı ve sönmeyen nurudur. Hiçbir zaman vakarını kaybetmeyen hilim sahibidir. Zaman onların etrafına döner; asrın koruyucuları onlardır. Emir sahipleri onlardır; Kadir Gecesi’nde inen şey, onlara iner. (Halkın) haşir ve neşri (Allah’ın izniyle) onların elindedir. Onlar İlahî vahyin tercümanları, ilâhî emir ve nehiylerin sahipleridirler. Allah’ım! (Ehlibeyt İmamları’nın) sonuncusu ve Kâim’leri olan ve gaybette yaşayan (Hz. Mehdi’ye) salât ve selam eyle.

 

 Allah’ım! Bizi onun zamanına, zuhur ve kıyamına ulaştır. Bizi onun yardımcılarından kıl ve onunla birlikte (din düşmanlarından) intikam almaya muvaffak et. Bizleri onun yarenleri ve halis dostlarından yaz. Onun hâkimiyetinde bize gurur ve nimet dolu bir hayat bahşet; onun birlikteliğinden bizi yararlandır. Bizi onun hakkını ayakta tutan ve kötülüklerden salim kalan kimselerden olmaya muvaffak et, ey merhametlilerin en merhametlisi! Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun; O’nun salât ve selâmı, peygamberlerin ve resullerin sonuncusu olan efendi miz Muhammed’in, onun sadık Ehlibeyt’inin ve (daima hakkı) konuşan itretinin üzerine olsun. Bütün zalimlere lanet eyle ve bizimle onların arasında (hak ve adalet üzere) hükmet, ey hükmedenlerin en iyisi!”

 

5 Yine Merhum Şeyh Tusî’nin rivayet ettiğine göre İsmail İbn Fazli’l-Hâşimî şöyle diyor:

 

İmam Sadık (a.s) şabanın on beşinci gecesinde okumam için şu duayı bana öğretti:

 

اَللّـهُمَّ اَنْتَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ، الْعَلِيُّ الْعَظيمُ، الْخالِقُ الرّازِقُ، الُْمحْيِي الْمُميتُ، الْبَديءُ الْبَديعُ، لَكَ الْجَلالُ، وَلَكَ الْفَضْلُ، وَلكَ الْحَمْدُ، وَلَكَ الْمَنُّ،

وَلَكَ الْجُودُ، وَلَكَ الْكَرَمُ، وَلَكَ الأَمْرُ، وَلَكَ الَمجْدُ، وَلَكَ الْشُّكْرُ، وَحْدَكَ لا شَريكَ لَكَ، يا واحِدُ يا اَحَدُ، يا صَمَدُ، يا مَنْ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ

لَهُ كُفُواً اَحَدٌ، صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ، وَاْغفِرْ لي وَارْحَمْني، وَاكْفِني ما اَهَمَّني، وَاقْضِ دَيْني، وَوَسِّعْ عَليَّ في رِزْقي، فَاِنَّكَ في هذِهِ اللَّيْلَةِ

كُلَّ اَمْرٍ حَكيمٍ تَفْرُقُ، وَمَنْ تَشاءُ مِنْ خلْقِكَ تَرْزُقُ، فَارْزُقْني وَاَنْتَ خَيْرُ الرّازِقينَ، فَاِنَّكَ قُلْتَ وَاَنْتَ خَيْرُ الْقائِلينَ النّاطِقينَ واسْأَلُوا اللهَ مِنْ

فَضْلِهِ، فَمِنْ فَضْلِكَ أسْأَلُ، وَاِيّاكَ قَصَدْتُ، وابْنَ نَبِيِّكَ اعْتَمَدْتُ، وَلَكَ رَجَوْتُ، فَارْحَمْني يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.

 

“Allah’ım! Sen, diri, varlıkları ayakta tutan, yüce, azametli, yaratan, rızk veren, dirilten, öldüren, benzersiz ve taklitsiz yaratansın. Yücelik, fazl-u kerem, hamd, ihsan, cömertlik ve kerem sana mahsustur. Emir sana aittir; üstünlük ve şükür sana lâyıktır. Teksin ve ortağın yoktur.

 

Ey eşsiz, ey tek, ey eksiksiz, ey doğurmayan ve doğmayan ve kendisine kimsenin eş olamayacağı (Allah)! Muhammed ve Ehlibeyt’ine salât ve selâm eyle ve beni bağışla; bana merhamet et. Önemli sorunlarımda bana yeterli ol; borcumu karşıla; rızkımı bol eyle. Çünkü sen, bu gecede hikmetli işleri belirler ve yaratıklarından istediğine rızk verirsin; o hâlde beni de rızıklandır; sen, en iyi rızk verensin; en iyi söz söyleyen sensin; (Kur’ân’da) şöyle buyurmuşsun: “Allah’ın fazl-u kereminden dilediğiniz (her şeyi) isteyin.” Ben de (hacetlerimi) senin fazl-u kereminden diliyor ve sana yöneliyorum. Peygamber’inin evladına güveniyor ve ümidimi sana bağlıyorum; o hâlde bana merhamet et, ey merhametlilerin en merhametlisi!”

 

6Hz. Resulullah’ın (s.a.a) bu gecede okuduğu şu duayı okumak:

 

اَللّـهُمَّ اقْسِمْ مِنْ خَشْيَتِكَ ما يَحُولُ بَيْنَنا وَبَيْنَ مَعْصِيَتِكَ، وَمِنْ طْاعَتِكَ ما تُبَلِّغُنا بِهِ رِضْوانَكَ، وَمِنَ الْيَقينِ ما يَهُونُ عَلَيْنا بِهِ مُصيباتُ الدُّنْيا،

اَللّـهُمَّ اَمْتِعْنا بِاَسْماعِنا وَاَبْصارِنا وَقُوَّتِنا ما اَحْيَيْتَنا، وَاجْعَلْهُ الْوارِثَ مِنّا، واجْعَلْ ثأرَنا عَلى مَنْ ظَلَمَنا، وَانْصُرنا عَلى مَنْ عادانا، وَلا تَجْعَلْ

مُصيبَتَنا في دينِنا، وَلا تَجْعَلِ الدُّنْيا اَكْبَرَ هَمِّنا، وَلا مَبْلَغَ عِلْمِنا، وَلا تُسَلِّطْ عَلَيْنا مَنْ لا يَرْحَمُنا، بِرَحْمَتِكَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ.

 

“Allah’ım! Günahla aramızda engel olacak derecede bize korku ve haşyet nasip et. Rızanı kazanmaya vesile olacak ölçüde bizi itaatine muvaffak et. Dünyanın belâ ve zorluklarını bize kolaylaştıracak ölçüde yakin nasip et. Allah’ım! Yaşadığımız müddetçe bizi kulaklarımız, gözlerimiz ve gücümüzden yararlandır; bizden sonra da vârislerimize ulaştır. Bize zulmedenlerden intikamımızı al; bize düşmanlık besleyenlere karşı bizi muzaffer kıl. Musibet ve belamızı dinimizde kılma. En büyük gayret ve telaşımızı dünyamız için yapmaktan bizi koru. İlmimizi dünyayla sınırlandırma. Bize acımayanları bize musallat etme; rahmetin hakkına ey merhametlilerin en merhametlisi!

 

Bu da oldukça kapsamlı ve kâmil bir duadır ve onu başka zamanlarda da okumak iyidir. Nitekim “Evâli’l-Leâli” kitabında naklettiğine göre Hz. Resulullah’ın (s.a.a) bu duayı her zaman okuduğu rivayet edilmiştir.

 

7 Şaban ayının bütün günlerinin amelleri bölümünde yedinci amel olarak her gün öğle vakti okunması için nakledilen salâvat-ı şerifeyi bu gece (on beşinci gece) de okumak.

 

8 Kumeyl duasının da bu gece okunmasının müstehap olduğu rivayet edilmiştir.

 

9 “Subhanellah”, “El-hamdulillah”, “Allahu Ekber” ve “Lâ ilâhe İllallah” zikirlerinin her birini yüz defa söylemek. Bu zikirleri bu gecede söylemek, geçmiş günahların bağışlanmasına, dünyevî ve uhrevî hacetlerin yerine gelmesine vesiledir inşallah.

 

10 Şeyh Tusî’nin (r.a) el-Misbâh kitabındaki rivayetine göre Ebu Yahya, İmam Sadık’a (a.s): “Bu, (on beşinci) gecede okunan en iyi dua nedir?” diye sorduğunda, İmam (a.s) şöyle cevap verdi:

 

Yatsı namazını kıldıktan hemen sonra, iki rekât namaz kılıp birinci rekâtında bir defa “Fâtiha” ile bir defa Kâfirûn yani “Kul ya eyyuhe’l-kâfirun” diye başlayan sureleri, ikinci rekâtta ise bir defa Fâtiha ile bir defa İhlâs, yani “Kul huvellahu ehad”le başlayan sureleri oku. Namazın selâmını verdikten sonra da otuz defa “Subhenallah”, otuz defa “elhamdulillah” ve otuz defa da “Allahu Ekber” zikirlerini söyleyip ardından şu duayı okursun:

 

    يا مَنْ اِلَيْهِ مَلْجَأُ الْعِبادِ في الْمُهِمّاتِ، وَاِلَيْهَ يَفْزَعُ الْخَلْقُ فىِ الْمُلِمّاتِ، يا عالِمَ الْجَهْرِ وَالْخَفِيّاتِ، يا مَنْ لا تَخْفى عَلَيْهِ خَواطِرُ الأَوْهامِ

وَتَصَرُّفُ الْخَطَراتِ، يا رَبَّ الْخَلايِقِ وَالْبَرِيّاتِ، يا مَنْ بِيَدِهِ مَلَكُوتُ الأَرَضينَ وَالسَّماواتِ، اَنْتَ اللهُ لا اِلـٰهَ إِلاّ اَنْتَ، اَمُتُّ اِلَيْكَ بِلا اِلـٰهَ إِلاّ اَنْتَ،

فَيا لا اِلـٰهَ اِلاّ اَنْتَ اجْعَلْني في هِذِهِ اللَّيْلَةِ مِمَّنْ نَظَرْتَ اِلَيْهِ فَرَحِمْتَهُ وَسَمِعْتَ دُعاءَهُ فَاَجَبْتَهُ، وَعَلِمْتَ اسْتِقالَتَهُ فَاَقَلْتَهُ، وَتَجاوَزْتَ عَنْ سالِفِ

خَطيئَتِهِ وَعَظيمِ جَريرَتِهِ، فَقَدِ اسْتَجَرْتُ بِكَ مِنْ ذُنُوبي، وَلَجَأتُ اِلَيْكَ في سَتْرِ عُيُوبي، اَللّـهُمَّ فَجُدْ عَلَيَّ بِكَرَمِكَ وَفَضْلِكَ، وَاحْطُطْ خَطايايَ

بِحِلْمِكَ وَعَفْوِكَ، وَتَغَمَّدْني في هذِهِ اللَّيْلَةِ بِسابِغِ كَرامَتِكَ، وَاجْعَلْني فيها مِنْ اَوْلِيائِكَ الَّذينَ اجْتَبَيْتَهُمْ لِطاعَتِكَ، واخْتَرْتَهُمْ لِعِبادَتِكَ، وَجَعَلْتَهُمْ

خالِصَتَكَ وَصِفْوَتَكَ، اَللّـهُمَّ اجْعَلْني مِمَّنْ سَعَدَ جَدُّهُ، وَتَوَفَّرَ مِنَ الْخَيْراتِ حَظُّهُ، وَاجْعَلْني مِمَّنْ سَلِمَ فَنَعِمَ، وَفازَ فَغَنِمَ، وَاكْفِني شَرَّ ما اَسْلَفْتُ،

وَاعْصِمْني مِنَ الازدِيادِ في مَعْصِيَتِكَ، وَحَبِّبْ اِلَيَّ طاعَتَكَ وَما يُقَرِّبُني مِنْكَ وَيُزْلِفُني عِنْدَكَ، سَيِّدي اِلَيْكَ يَلْجَأُ الْهارِبُ، وَمِنْكَ يَلْتَمِسُ الطّالِبُ،

وَعَلى كَرَمِكَ يُعَوِّلُ الْمُسْتَقْيِلُ التّائِبُ، اَدَّبْتَ عِبادَكَ بالتَّكَرُّمِ، وَاَنْتَ اَكْرَمُ الأَكْرَمينَ، وَاَمَرْتَ بِالْعَفْوِ عِبادَكَ وَاَنْتَ الْغَفُورُ الَّرحيمُ، اَللّـهُمَّ فَلا

تَحْرِمْني ما رَجَوْتُ مِنْ كَرَمِكَ، وَلا تُؤْيِسْني مِنْ سابِغِ نِعَمِكَ، وَلا تُخَيِّبْني مِنْ جَزيلِ قِسَمِكَ في هذِهِ اللَّيْلَةِ لأَِهْلِ طاعَتِكَ، وَاجْعَلْني في جُنَّة مِنْ

شِرارِ بَرِيَّتِكَ، رَبِّ اِنْ لَمْ اَكُنْ مِنْ أَهْلِ ذلِكَ فَاَنْتَ اَهْلُ الْكَرَمِ وَالْعَفْوِ وَالْمَغْفِرَةِ، وَجُدْ عَلَيَّ بِما اَنْتَ أَهْلُهُ لا بِما اَسْتَحِقُّهُ، فَقَدْ حَسُنَ ظَنّي بِكَ،

وَتَحَقَّقَ رَجائي لَكَ، وَعَلِقَتْ نَفْسي بِكَرَمِكَ، فَاَنْتَ اَرْحَمُ الرّاحِمينَ وَاَكْرَمُ الأَكْرَمينَ، اَللّـهُمَّ واخْصُصْني مِنْ كَرمِكَ بِجَزيلِ قِسَمِكَ، وَاَعُوذُ بِعَفْوِكَ

مِنْ عُقُوبَتِكَ، وَاغْفِر لِيَ الَّذنْبَ الَّذي يَحْبِسُ عَلَيَّ الْخُلُقَ، وَيُضَيِّقُ عَليَّ الرِّزْقَ، حَتى اَقُومَ بِصالِحِ رِضاكَ، وَاَنْعَمَ بِجَزيلِ عَطائِكَ، وَاَسْعَدَ بِسابِغِ

نَعْمائِكَ، فَقَدْ لُذْتُ بِحَرَمِكَ، وَتَعَرَّضْتُ لِكَرَمِكَ، واَسْتَعَذْتُ بِعَفْوِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ، وَبِحِلْمِكَ مِنْ غَضَبِكَ، فَجُدْ بِما سَأَلْتُكَ وَأَنِلْ مَا الَْتمَسْتُ مِنْكَ،

اَسأَلُكَ بِكَ لا بِشَيءٍ هُوَ اَعْظَمُ مِنْكَ.

 

“Ey önemli sorunlarda kulların sığındığı ve musibet ve belalarda yaratıkların kendisine yalvarıp sızladığı (Allah)! Ey aşikâr ve gizlileri bilen, ey hayal ve akıllardan geçenleri dahi bilen, ey mahlûkat ve yaratıkların Rabbi, ey yerlerin ve göklerin melekûtunu elinde tutan! Allah sensin; senden başka bir ilâh yoktur. Ben (tevhit kelimesi olan) “Lâ İlâhe İllallah” kelimesiyle sana iman edip yöneldim; ey kendisinden başka ilâh olmayan (Rabbim)! Bu gece beni, (lütuf gözüyle) bakıp da merhamet ettiğin, duasını duyup da kabul buyurduğun, tövbe ettiğini bilip de tövbesini kabul buyurduğun, geçmiş hatasını ve büyük günahını bağışladığın kimselerden kıl. Ben günahlarımdan sana sığınıyorum ve kusurlarımı örtesin diye sana iltica ediyorum. Allah’ım! Fazl u kereminle bana cömert davran; hilim ve affınla hatalarımı temizle; bu gecede beni bol kerametine büründür. Bu gecede beni itaat ve ibadetin için seçtiğin ve kendine halis kılıp ayırdığın velilerinden kıl.

 

Allah’ım! Beni saadete eren ve hayırlardan bol pay almış kimselerden eyle. Bana selametle birlikte nimet ve kurtuluşla birlikte menfaat nasip eyle. Geçmişte yaptığım kötülüklerin şerrinden beni koru ve sana karşı daha fazla günah yapmama engel ol. İtaatini ve beni sana yakınlaştıracak şeyleri bana sevdir. Ey efendim! (Günah ve şeytandan) kaçan sana sığınır, arayanlar sana el açıp yalvarır; tövbe edip bağışlanmasını dileyen kimse, senin kerem ve lütfuna güvenir. Sen kullarına kerem ve bağış ehli olmalarını öğütledin, kendin ise cömertlerin en cömerdisin. Kullarına affetmeyi emretmişsin, kendin ise çok çok bağışlayan ve Rahim’sin. 

 

 Allah’ım! Cömertliğinden ümit ettiğim şeyleri benden esirgeme; bol nimetlerinden ümidimi kesme; bu gecede itaat ehli için ayırdığın büyük kısmetlerden beni de nasipsiz bırakma. Beni yaratıklarının şerrinden koru. Ey Rabbim! Eğer ben bütün bunlara lâyık değilsem, sen cömertlik, af ve mağfiret sahibisin; sana yakışır bir şekilde bana cömert davran, benim hak ettiğim şekilde değil. (Allah’ım!) Sana karşı iyi zannım var; ümidim sanadır ve canım cömertliğine bağlanmıştır. Merhametlilerin en merhametlisi ve cömertlerin en cömerdi sensin.

 

Allah’ım! Büyük kısmetinden cömertliğinle bana özel bir pay ayır. (Allah’ım!) Vereceğin cezadan affına sığınıyorum. (Allah’ım!) Rızana yakışır bir şekilde amel edip büyük bağışına mazhar olmam ve bol nimetinle mutluluğa kavuşmam için ahlâkımı kötüleştiren ve rızkımı daraltan günahlarımı bağışla.

 

(Allah’ım!) Şüphesiz eşiğine sığındım; keremine sarıldım; vereceğin cezadan affına ve gazabından hilmine sığındım. O hâlde dilediğimi bana bağışla; istediğim şeylere beni ulaştır. (Allah’ım!) Seni aracı ederek (hacetlerimi senden) diliyorum, senden büyük olan bir şeyi (aracı ederek) değil.”

 

Duayı okuduktan sonra secdeye giderek yirmi defa “Ya Rabbi”, yedi defa “Ya Allah”, yedi defa “Lâ havle vela quvvete illa billah”, on defa “Maşaallah” ve on defa da “Lâ quvvete illa billah” zikirlerini söyler, sonra da Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’ine (a.s) salavât getirerek hacetlerini Allah’tan istersin.

 

Allah’a andolsun ki, bu amel vasıtasıyla yağmur damlaları kadar hacet istersen, Allah (azze ve celle) geniş keremi ve sonsuz fazl ve rahmetiyle onları yerine getirir.

 

11 Şeyh Tusî (r.a) ve Kef’emî (r.a), şu duanın da bu gece okunmasını rivayet etmişlerdir:

 

اِلهٰي تَعَرَّضَ لَكَ في هذَ اللَّيْلِ الْمُتَعَرِّضُونَ، وَقَصَدَكَ الْقاصِدُونَ، وَأَمَّلَ فَضْلَكَ وَمَعْرُوفَكَ الطّالِبُونَ، وَلَكَ في هذَا اللّيْلِ نَفَحاتٌ وَجَوائِزُ وَعَطايا

وَمَواهِبُ تَمُنُّ بِها عَلى مَنْ تَشاءُ مِنْ عِبادِكَ، وَتَمْنَعُها مَنْ لَمْ تَسْبِقْ لَهُ الْعِنايَةُ مِنْكَ، وَها اَنَا ذا عُبَيْدُكَ الْفَقيرُ اِلَيْكَ، الْمُؤَمِّلُ فَضْلَكَ وَمَعْرُوفَكَ،

فَإِنْ كُنْتَ يا مَولايَ تَفَضَّلْتَ في هذِهِ اللَّيْلَةِ عَلى اَحَد مِنْ خَلْقِكَ، وَعُدْتَ عَلَيْهِ بِعائِدَةٍ مِنْ عَطْفِكَ، فَصَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ الطَّيِّبينَ

الطّاهِرينَ، الْخَيِّرينَ الْفاضِلينَ، وَجُدْ عَلَيَّ بِطَولِكَ وَمَعْرُوفِكَ يا رَبَّ الْعالَمينَ، وَصَلَّى اللهُ عَلى مُحَمَّدٍ خاتَمِ النَّبيّينَ وَآلِهِ الطّاهِرينَ وَسَلَّمَ

تَسْليماً، اِنَّ اللهَ حَميدٌ مَجيدٌ، اَللّـهُمَّ اِنّي اَدْعُوكَ كَما اَمَرْتَ فَاسْتَجِبْ لي كَما وَعَدْتَ اِنَّكَ لا تُخْلِفُ الْميعادَ.

 

“Ey mabudum! Yönelmek isteyenler bu gecede sana yöneldiler; seni kendilerine maksat edinenler bu gecede senin kapına geldiler; arayanlar senin fazl u ihsanına ulaşmayı arzuladılar. Bu gecede senin nice lütufların, ödüllerin, bağış ve hibelerin vardır ki onları kullarından istediğine verirsin, esirgersin. İşte huzurunda duran ben, sana muhtaç olan, fazl u ihsanını arzulayan bir kulunum. Eğer bu gecede yaratıklarından birisine ihsanda bulunacak ve şefkatinden kaynaklanan bir ödül vereceksen, o hâlde (önce) Muhammed’e ve onun pâk, tertemiz, hayır ve fazilet ehli olan Ehlibeyt’ine rahmet et; lütuf ve ihsanınla bana cömert davran, ey alemlerin Rabbi! Allah’ın rahmeti ve çok selâmı peygamberlerin sonuncusu Muhammed’in ve onun tertemiz Ehlibeyt’inin üzerine olsun. Şüphesiz Allah beğenilen ve yücedir. Allah’ım! Bana emrettiğin gibi sana dua ediyorum; o hâlde sen de vaat ettiğin gibi duamı kabul buyur. Doğrusu sen (hiçbir zaman) vaadine hilâf etmezsin.”

 

Bu dua seher vakitleri teheccüd namazında şef’i namazının ardından okunan duadır.

 

12 Resulullah’ın (s.a.a) bu gecede yaptığı secdeleri yapmak ve secdede okuduğu duaları okumak.

 

Merhum Şeyh Tusî’nin nakline göre Hammâd İbn İsa, İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:

 

“Bir şaban ayının on beşinci gecesi, Hz. Resulullah (s.a.a) zevcesi Âişe’nin yanındaydı. Gece yarısı olduğunda Resulullah (s.a.a) ibadet için yataktan kalktı. Eşi Âişe, uyandığında Resulullah’ı yatağında göremeyince, efendimizi diğer hanımlarının yanında zannederek kıskançlık duygusu kabardı ve yatağından kalkıp diğer hanımların odasına başvurarak, Resulullah’ı aramaya koyuldu. Bir miktar aradıktan sonra, Resulullah’ı yere yapışmış bir elbise gibi secde hâlinde buldu. Resul-i Ekrem’e (s.a.a) yaklaştığında secdede şu duayı okuduğunu duydu:

 

سَجَدَ لَكَ سَوَادي وَخَيَالي، وَآمَنَ بِكَ فُؤَادي، هذِهِ يَدَايَ وَمَا جَنَيْتُهُ عَلى نَفْسي، يَا عَظيمُ تُرْجى لِكُلِّ عَظيمٍ، اِغْفِرْ لِيَ الْعَظيمَ فَاِنَّهُ لاَيَغْفِرُ الذَّنْبَ

الْعَظيمَ اِلاَّ الرَّبُّ الْعَظيمُ.

 

“(Allah’ım!) Bütün vücudum ve hayalim sana secde eder ve gönlüm sana inanır. İşte ellerim ve işte nefsime karşı işlediğim cinayetler. Ey büyük işlerde kendisine ümit bağlanan büyük, benim büyük günahlarımı bağışla; çünkü büyük günahı ancak büyük Rab bağışlar.”

 

Sonra başını secdeden kaldırıp tekrar secdeye gitti; bu sefer şu duayı okuduğunu duydu:

 

اَعُوذُ بُنُورِ وَجْهِكَ الَّذي اَضاءَتْ لَهُ السَّماواتُ وَالأَرَضُونَ، وانْكَشَفَتْ لَهُ الظُّلُماتُ، وَصَلَحَ عَلَيْهِ اَمرُ الأَوَّلينَ وَالآخِرينَ، مِنْ فُجْأَةِ نِقْمَتِكَ،

وَمِنْ تَحْويلِ عافِيَتِكَ، وَمِنْ زَوالِ نِعْمَتِكَ، اَللّـهُمَّ ارْزُقْني قَلْباً تَقِيّاً نَقِيّاً، وَمِنَ الشِّرْكِ بَرياً لا كافِراً وَلا شَقِياً.

 

 “(Allah’ım!) Gökleri ve yerleri aydınlatan, karanlıkları yok eden, baştaki ve sondakilerin işini ıslâh edip onları ani azabından, (verdiğin) afiyet ve selametin değişmesinden ve nimetin yok olmasından koruyan Vech’inin nuruna sığınıyorum. Allah’ım! Bana takvalı, temiz, şirkten uzak olan, kâfir ve bedbaht olmayan bir kalp nasip eyle.”

 

Sonra da yüzünün sağ ve sol taraflarını toprağa koyarak şöyle söyledi:

 

عَفَّرْتُ وَجْهي فِي التُرابِ وَحُقَّ لي اَنْ اَسْجُدَ لَكَ،

 

 “Yüzümü (secde) toprağına sürdüm; zaten bana yakışan da sana secde etmekti.”

 

Resulullah (s.a.a) geri dönmek istediği zaman, zevcesi Âişe, aceleyle yatağa döndü. Hz. Resulullah (s.a.a) yanına geldiğinde, Âişe’nin hızlı soluk alıp verdiğini görünce, şöyle buyurdu:

 

“Nedir bu hızlı solumalar? Bu gecenin hangi gece olduğunu biliyor musun? Bu, şabanın on beşinci gecesidir. Bu gecede rızklar bölünür; eceller yazılır; hacca gidecekler kaydedilir. Hiç şüphesiz bu gecede Allah, Kelb kabilesindeki keçilerin kıllarının sayısı kadar yarattıklarını bağışlar ve meleklerini gökyüzünden, yeryüzünde bulunan Mekke’ye gönderir.”

 

13 Bu gecede Cafer-i Tayyar namazının kılınması

 

14Bu gece için rivayet edilen namazları kılmak. Ezcümle Ebu Yahya San’anî ve otuz güvenilir kişi İmam Muhammed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet etmişlerdir: Şaban ayının on beşinci gecesi olduğunda, her rekâtta Fâtiha ve İhlâs Suresi’ni yüz defa okuma suretiyle dört rekât namaz kıl ve namaz bittikten sonra ise şu duayı oku:

 

اَللّـهُمَّ اِنّي اِلَيْكَ فَقيرٌ، وَمِنْ عَذاِبكَ خائِفٌ مُسْتَجيرٌ، اَللّـهُمَّ لا تُبَدِّلِ اسمي، وَلا تُغَيِّرْ جِسْمي، وَلاتَجْهَدْ بَلائي، وَلاتُشْمِتْ بي اَعْدائي، اَعُوذُ

بِعَفْوِكَ مِنْ عِقابِكَ، وَاَعُوذُ بِرَحْمَتِكَ مِنْ عَذابِكَ، وَاَعُوذُ بِرِضاكَ مِنْ سَخَطِكَ، وَاعُوذُ بِكَ مِنْكَ، جَلَّ ثَناؤُكَ، اَنْتَ كَما اَثْنَيْتَ عَلى نَفْسِكَ وَفَوْقَ

مايَقُولُ الْقائِلُونَ.

 

“Allah’ım! Ben sana muhtacım; azabından korkup (sana) sığınıyorum. Allah’ım! İsmimi değiştirme; cismimde değişiklik meydana getirme; beni zor imtihan ve belâya tâbi tutma; düşmanlarımı bana karşı sevindirme.

 

(Allah’ım!) vereceğin cezadan affına, azabından rahmetine, gazabından hoşnutluğuna ve senden sana sığınıyorum. Senin (medh ü) senan yücedir; sen, kendini methettiğin gibisin ve bütün vasfedenlerin vasfından ötesin.”

 

Bu gecede yüz rekât namaz kılmak hakkında da hadis-i şerifte çok fazilet zikredilmiştir. Bu yüz rekât namaz, her rekâtta bir Fâtiha ve on İhlâs okunarak kılınır.

 

Bu gece her rekâtta, Fâtiha, Yâsin, Tebâreke ve İhlâs sureleri okunarak kılınan bir de altı rekâtlık bir namaz vardır ki, kılınış şekli detaylı olarak, recep ayının amellerinin on üç, on dört ve on beşinci gecelerinin amelleri bölümünde zikredilmiştir.

 

On Beşinci Günün Amelleri

 

Bugün (yani 29 Mart 2021 Pazartesi günü) Milâd (Doğum) bayramıdır. Bugün mevlamız ve efendimiz, on ikinci imamımız, Hz. Mehdi Hüccet İbn’il Hasan, Sahibu’z Zaman’ın mübarek doğum günüdür. (Ona ve babalarına Allah’ın salât ve selâmı olsun).

 

Hiç şüphesiz Allah’ın emriyle bir gün zuhur ve kıyam edip bütün dünyayı adaletle dolduracaktır.

 

Bu günde ve her zaman ve her mekânda o yüce İmam’ı ziyaret etmek ve zuhuru için dua etmek müstehaptır.

 

Münacatı Şabaniye’yi Okumak için Tıklayınız

MÜNACATI ŞABANİ’YE DUASINI DİNLEMEK İÇİN

 

Salavatı Şabaniye’yi Okumak için Tıklayınız

 

Lütfen bizleri de dualarınızda eksik etmeyiniz. Allah Teala, Muhammed ve Al-i Muhammed hürmetine siz ve değerli ailenize her daim sağlık, sıhhat, afiyet ve hayırlı ömürler nasip etsin inşallah

İletişim