Hristiyan bir araştırmacı Şia ulemasından bir alime bir mektup gönderir ve şöyle sorar: Sizin 12 İmamınızın hayatlarını inceledim. Her bir İmamın hayatında, önemli bir takım işler gördüm; ancak 4. İmamınızın hayatına dair yapmış olduğu önemli hiçbir icraat göremedim.
Bu Şia âlimi, bir adet SAHİFE İ SECCADİYE’yi mektubun cevabında gönderir ve 4. İmamımızın icraatı bu idi der.
Hristiyan adamdan şöyle cevap gelir: Sizin bu İmamınızın yaptığını, diğer hiçbir İmamınız yapmamış!
[İmam Seccad (a.s) Kerbela olayından sonra çok şiddetli bir şekilde kontrol altındaydı ve DUA görüntüsü altında TEBLİĞ metodunu seçmişti.]
…
Bu hikâye üzerinden yöneltmek istediğim soru, İmam Seccad’ın (a.s) neden dua metodunu seçtiği değildir. Hristiyanların bizim İmamlarımızı bizden çok araştırmaları(!) da değil.
Soru şu ki:
ACABA BİR HRİSTİYAN OLARAK O ADAM BİZİM İMAMIMIZIN DUALARINDA, BİZİM FARKEDEMEDİĞİMİZ NELER GÖREBİLMİŞTİ?!!
ACABA İLAHİ KAYNAKLI BU DUALARI HANGİ BAKIŞ AÇISIYLA OKUMALIYIZ?
Aramızda hazır bulunan ve zamanımızın imamı olan İmam Mehdi’yi (a.f) görmeye, gözümüzün liyakati yoksa da; GÖNÜL GÖZÜmüzü açarak Rasulullah’ın (s.a.a) pak İtretinin ilahi kelamını CAN KULAĞImızla dinleyebiliriz.
İlim şehrinin kapısına, hikmet vadisine, ilmin ve marifetin pınarlarına ulaşmak niyetiyle Ehli beytin öğretilerine kulak vermeliyiz.
Gözlerimizi kapatıp, gönül gözümüzde şöyle bir sahne tasavvur edelim:
Bu duaları her okuduğumuzda, bir an için MASUM İMAMIN HUZURUNDA DİZLERİNİ KUCAKLAMIŞ HALDE OTURDUĞUMUZU; NASİHATLERİNİN BİZZAT MUHATABI OLDUĞUMUZU, MİNBERİNİN AŞAĞISINDA TOPLANIP, SORULARINA CEVAP ALMAK İÇİN GÖNLÜNÜ AÇMIŞ BEKLEYEN ÖĞRENCİLERİ OLDUĞUMUZU HAYAL ETMELİYİZ!..
Ehli Beytin AHLAK DERSİNİ DİNLEMEYE MÜŞERREF OLMUŞUZ. Ve böylece gönlümüzün ihtiyacı olan sorulara cevap buluruz…
Peki neden herkes için ve her zaman için aynı tesiri göremeyiz münacatlarımızda??
Biliyoruz ki herhangi bir konuya ve ilme dair hiçbir altyapısı bulunmayan insan, o ilmi birdenbire kavrayamaz. Konuya dair temel kavram ve bilgileri öğrendikten sonra ancak üzerine yenilerini ekleyebilir ve o ilimde derinlik kazanma yoluna girebilir. Bu, beynin temel öğrenme prensibidir. Birbiriyle bağlantılı olan veya önceden öğrendiği bilgileri benzerleriyle birlikte dosyalar ve kalıcı belleğe ekler.
Tıpkı bunun gibi ruhumuzun da öncesinde maneviyat vadisine girmiş ve manevi kazanımları tatmış olması gerekir. Bir aşinalığa ve bağlantıya sahip olmalıdır insan.
Yoksa hiçbir matematiksel ifadeyi görmemiş birine, en mükemmel profesörün anlatacağı ders bile bir anlam ifade etmeyeceği gibi; ruhumuzun manevi gelişimi için, gönül hazır değil ise, üstat masum İmamın kendisi de olsa, kelamı gereken tesiri gösteremez.
Ayetullah Behcet’e (r.a):
– Günahkâr biri İmamı Zamanı görebilir mi? diye sorduklarında,
Ağa Behcet:
– Şimr de zamanının İmamını gördü ama TANIMADI! buyurdu.
Gönül gözü ile Allah’ın velisini görebilmek gerek, bunun içinse, önce bunu gönülden istemek gerek.
Biz Allah’la münacat ederken, hacet alma peşindeyiz, okuduğumuz duaları yalnızca dünyevi ve akabinde uhrevi nimet elde etme vesilesi görüyoruz. Dolayısıyla da yalnızca bu kadarını elde edebiliyoruz ve bu dualar ile MARİFETULLAH kapısını aralayabilecekken, çok küçük şeylere iktifa ediyoruz.
Biz haceti alma peşindeyiz, Allah ise bizim peşimizde. Biz çabucak olsun bitsin isterken; O ise, o an kurduğumuz bağı uzatabilme peşinde.
Ancak biz de her şey bitip geriye baktığımızda diyoruz ki: “Keşke o münacat anımdaki huzur ve Allah’la kurduğum yakınlığım geri gelse!”. Görüyoruz ki şuan elimdekinin varlığı değil, yokluğu daha çok şey katmıştı hayatıma.
Sonra yine yeni bir gaflet ile bir şeyler isteme yoluna devam…
Oysaki dua, MÜMİNİN SİLAHIDIR. Demek ki; etrafımızı saran tüm maddi ve manevi tehditlere karşı kullanılmalı ve bizi bir kalkan misali, koruma çemberine alabilmelidir dualarımız.
İmanımızın uğrayacağı afetlerden, şeytanın hilelerinden, yolunu belirleyememenin sebep olacağı çaresizlikten…
Korumalı bizi.
Ve yaklaştırmalı İlahi dergâha adım adım.
Çünkü DUA ALLAH’IN VAADİDİR!
” ٱدۡعُونِیۤ أَسۡتَجِبۡ لَكُمۡۚ…”
“İsteyin, icabet edeyim” buyurmuştur.
Dua kapısına gitmeli, kapıyı çalmalıyız. Muhakkak açılacaktır!
Ancak neler istemeli ve nasıl istemeliyiz? Bu sorularımızla birlikte giderek EHLİ BEYT’İN KAPISINDA DUA EDELİM…
Tuba Turan