Merhum Ayetullah Misbah Yezdi’nin öğrencilerinden Üstat Feyyazi dersinin bir bölümünde şunları dile getirdi: Allah-u Teâla Allame Misbah Yezdi’ye rahmet eylesin. Üstat Misbah, Ayetullah Behcet’ten (r.a) üstadı Allame Gazi Tabatabai’nin “eger bir kimse namazına önem verirse ve namazını ilk vaktinde kılmaya riayet eder ve özen gösterirse yüksek manevi makamlara erişir” buyurduğunu nakletti. Daha sonra kılınan namazdan kastın müstehaplarıyla birlikte kılınan namaz mı diye sorduklarında ise “yok hayır, farz ve vacip olan namaz” olduğunu ve cümlenin devamında ise “Eğer bir kimse farz namazını ilk vaktinde yerine getirir ve yüce makamlara ulaşmazsa bana (Allama Gazi Tabatabai’ye) lanet etsin!” diye buyurdu. Bunun üzerine biz de Ayetullah Behcet’ten (r.a) “(ilk vaktinde kılınmasıyla insanı yüksek makamlara ulaştıracak) namazdan kasıt huşu ve huzu içinde kılınan namaz mıdır?” diye sorduk. O da aynı şekilde yok benim kıldığım namaz gibi normal namaz dedi. Bizim ilk vaktinde kıldığımız ve kılmaya özen gösterdiğimiz namazlar kalbi huzu ve huşu ile kılmayla sonuçlanacaktır. Namazını vaktinde kılmaya riayet etme ve özen göstermenin netice ve etkilerinden biri de kalbi huzu ve huşudur. Hem seyahatlerinde ve hem de ikamet ettiği şehirde sürekli üstadımız Allame Misbah’ın (r.a) yanında olan bir arkadaşımız, Allame Misbah Yezdi (r.a) için namazdan daha önemli bir şey olmadığını söylerdi. Bu konuyla ilgili bir rivayeti de hem kendim için ve hem de sizler için bir kez daha paylaşmak istiyorum:
أَرْوِي بِحَذْفِ الْإِسْنَادِ عَنْ سَيِّدَةِ النِّسَاءِ فَاطِمَةَ ابْنَةِ سَيِّدِ الْأَنْبِيَاءِ صَلَوَاتُ اللَّهِ عَلَيْهَا وَ عَلَى أَبِيهَا وَ عَلَى بَعْلِهَا وَ عَلَى أَبْنَائِهَا الْأَوْصِيَاءِ أَنَّهَا سَأَلَتْ أَبَاهَا مُحَمَّداً ص فَقَالَتْ يَا أَبَتَاهْ مَا لِمَنْ تَهَاوَنَ بِصَلَاتِهِ مِنَ الرِّجَالِ وَ النِّسَاءِ قَالَ يَا فَاطِمَةُ مَنْ تَهَاوَنَ بِصَلَاتِهِ مِنَ الرِّجَالِ وَ النِّسَاءِ ابْتَلَاهُ اللَّهُ بِخَمْسَ عَشْرَةَ خَصْلَةً سِتٌّ مِنْهَا فِي دَارِ الدُّنْيَا وَ ثَلَاثٌ عِنْدَ مَوْتِهِ وَ ثَلَاثٌ فِي قَبْرِهِ وَ ثَلَاثٌ فِي الْقِيَامَةِ إِذَا خَرَجَ مِنْ قَبْرِهِ فَأَمَّا اللَّوَاتِي تُصِيبُهُ فِي دَارِ الدُّنْيَا فَالْأُولَى يَرْفَعُ اللَّهُ الْبَرَكَةَ مِنْ عُمُرِهِ وَ يَرْفَعُ اللَّهُ الْبَرَكَةَ مِنْ رِزْقِهِ وَ يَمْحُو اللَّهُ عَزَّ وَ جَلَّ سِيمَاءَ الصَّالِحِينَ مِنْ وَجْهِهِ وَ كُلُّ عَمَلٍ يَعْمَلُهُ لَا يُؤْجَرُ عَلَيْهِ وَ لَا يَرْتَفِعُ دُعَاؤُهُ إِلَى السَّمَاءِ وَ السَّادِسَةُ لَيْسَ لَهُ حَظٌّ فِي دُعَاءِ الصَّالِحِينَ وَ أَمَّا اللَّوَاتِي تُصِيبُهُ عِنْدَ مَوْتِهِ فَأَوَّلُهُنَّ أَنَّهُ يَمُوتُ ذَلِيلًا وَ الثَّانِيَةُ يَمُوتُ جَائِعاً وَ الثَّالِثَةُ يَمُوتُ عَطْشَاناً فَلَوْ سُقِيَ مِنْ أَنْهَارِ الدُّنْيَا لَمْ يُرَوِّ عَطَشَهُ وَ أَمَّا اللَّوَاتِي تُصِيبُهُ فِي قَبْرِهِ فَأَوَّلُهُنَّ يُوَكِّلُ اللَّهُ بِهِ مَلَكاً يُزْعِجُهُ فِي قَبْرِهِ وَ الثَّانِيَةُ يُضَيَّقُ عَلَيْهِ قَبْرُهُ وَ الثَّالِثَةُ تَكُونُ الظُّلْمَةُ فِي قَبْرِهِ وَ أَمَّا اللَّوَاتِي تُصِيبُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِذَا خَرَجَ مِنْ قَبْرِهِ فَأَوَّلُهُنَّ أَنْ يُوَكِّلَ اللَّهُ بِهِ مَلَكاً يَسْحَبُهُ عَلَى وَجْهِهِ وَ الْخَلَائِقُ يَنْظُرُونَ إِلَيْهِ وَ الثَّانِيَةُ يُحَاسَبُ حِسٰاباً شَدِيداً وَ الثَّالِثَةُ لَا يَنْظُرُ اللَّهُ إِلَيْهِ وَ لَا يُزَكِّيهِ وَ لَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Hazreti Fatıma (s.a) babası Allah Resulüne (s.a.a) şöyle sordu: “Babacığım, ey Allah’ın Resulü (s.a.a)! Namazına itina göstermeyip ihmal eden ve namazı hafife alan erkek ve kadınları nasıl bir akıbet ve sonuç beklemektedir?
Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ey Fatıma’m! Allah Teâlâ erkek ve kadınlardan namazı hafife alan her bir kimseyi on beş belaya müptela eder. Bu belalardan altısına dünyada, üçüne ölüm anında, üçüne kabirde ve üçüne de kıyamette kabirden çıktığı zaman müptela olur.
A- Dünyada başına bela olacak ve müptela olacağı altı bela:
1- Allah Teâlâ hayatından ve ömründen bereketi alır – kaldırır. (Ömrü kısalır veyahut dünyevi ömründe ahireti için bir şey elde edemez.) Bazı ömürler kısa ama bereketli ve bazı ömürler de var ki uzun ama bereketsiz.
2- Allah Teâlâ rızkından bereketi alır – kaldırır. (Fakir olur veya zengin de olsa kendisinde huzur olmaz veyahut cimri insanlar gibi malı kimseye fayda vermez.)
3- Cenabı Hak Salihlerin nurunu – simasını onun yüzünden siler. (Her ne kadar her neyle kendisini güzelleştirmeye çalışsa da ona fayda vermez.)
4- Yaptığı her salih amel ve eyleme sevap ve karşılık verilmez. (Zira namazı kabul olmayanın hiçbir ameli kabul olmaz.)
5- Duası semaya yükselmez – ulaşmaz (kabul olmaz). (Dualarımızın kabul olmasını istiyorsak kendimize namazı vaktinde kılmak için söz verelim.)
6- Salihlerin duasından ona bir pay ve fayda yoktur. (İmam Zaman’ın ve masumların (a.s) ettiği dualardan mahrum kalır.) Anne ve babasının duası veya iyi ve Salih insanların duası ona ulaşmaz ve onun hakkında kabul olmaz.
B- Ölüm anında müptela olacağı üç bela:
1- Zelil ve hakir bir şekilde dünyadan göç eder.
2- Ölüm anında (karnı tok olduğu halde) aç olarak – doymamış bir şekilde dünyadan göç eder.
3- Ona dünyadaki ırmakların suyunu bile verseler, dünyadan susuz olarak göç eder (içi yanar bir şekilde içindeki ateş sönmez, zira bu ateş ve yangı başka bir şeydir).
C- Kabirde başına bela olacak ve müptela olacağı üç bela:
1- Alla Teâlâ kabirde ona eziyet ve azap etmesi için bir melek görevlendirecek.
2- Kabri ona dar gelecek ve onu sıkıştıracaktır.
3- Kabri zulmet ve karanlık içinde olacaktır (nur olmayacaktır).
D- Kıyamet gününde, kabirden çıkarıldığı zaman müptela olacağı bela ise:
1- Allah Teâlâ onu bütün yarattıklarının gözü önünde (ayaklarından tutup) yüzüstü sürüklemesi için bir melek görevlendirecek.
2- Amellerinin muhasebesi çok zor gerçekleşecek.
3- Allah Teâlâ nazarı lütfuyla (merhametiyle) ona bakmayacak ve onun için sonsuz bir azap vardır (cehenneme düşecektir).
(Kaynak: Seyyid İbn-i Tavus, Felahu’s Sail, s. 61 – 62)
Allah Teala bizleri namazı vaktinde ve cemaatle kılmayı nasip ettiklerinden karar kılsın inşallah
Allah razı olsun çok güzel derlenmiş bir yazı hepimizin amel etmesi ve duaları kabul olanlardan olmamız ümidiyle