Hayal ediyorum bir an, Kerbela da kendimi,

Seyrediyorum heymelerden, ayrılış sahnelerini.

Gönderirken meydana, tek tek yaverlerini,

Tutuyorum havada kalan,  o yorgun ellerini.

 

 

Görmek istemiyorum, yanan çadırları.

Allah’ım, duymak ne kadar zor, çığlık atan çocukları.

Hele yağmalanırken Ehlibeyt’in hanımları.

Yalvarıyorum. “Ne olur geri verin hicapları”.

 

 

Aziz bedenler yerde, başlar mızrakta,

Esirlerle birlikte kırbaçlar altında.

Kanadı kırık, kimsesiz kuşlar misali.

Uykusuz geceleri ekliyorum, seninle sabahlara.

 

 

Koştun kervanın bir başına, bir de sonuna.

Ne kadarda zorlanıyordun, ayakta durmaya.

Gamlı kalp, üzgün, yaşlı gözlerle,

Gözüm takıldı, Kerbela’ya doğru bakışlarına.

 

 

Koparmak istiyorum, İmama takılan zincirleri.

Susturamıyorum Rugayye’nin “Baba ” diyen sesini.

Yürürken dikenli dar yollarda esirler,

Görmek istemiyorum, acımasız zalimleri.

 

 

Kervan gezdiriliyor Şam sokaklarında.

Acı söz, hakaret taşlar altında.

Kimsenin umurunda olmadığı anlarda,

Havale ediyorum her şeyi, yüce yaradanıma.

 

 

Ağlayan çocuklarla, şefkatle ilgilendin.

Şehit kadınlarına hep sen teselli verdin.

Emevi camisinde okuduğun hutbeyle,

Tarihin en ince sayfasına işlendin.

 

 

İzlerken esirleri harabeye girerken,

Ansızın gözlerim sana takıldı.

Herkesin yardımına aşkla koşarken,

Kendi acını yaşamayı, gecelere sakladın.

 

 

Geçtin kuytu köşeye, kimse görmesin diye.

Elin koynunda, başın omuzunda, acılar içinde.

Sessiz, sessiz, uzun, uzun sızladın.

Onca yaşananlara doyunca ağlayamadın.

 

Serpil Güraras

İletişim